2019’da İçerik Pazarlaması’nın Değerinin Anlaşılmasını Sağlayacak 5 Trend
İçerik pazarlaması kavramı kaç yıldır hayatımızda emin değilim, ancak 2018 yılı boyunca daha önce hiç olmadığı kadar anıldığına, müşteri deneyimi odaklılığı ve teknoloji gibi etmenlerle hiç olmadığı kadar evrim geçirdiğine ve öneminin hissedildiğine son derece eminim.
Şirketler şimdi farkındalık sağlama veya marka bilincini koruma amaçlarından daha fazlasını gerçekleştirmek için içeriğe ihtiyaç duyuyor (farkında olsalar da olmasalar da). Doğrudan geliri artırmak, daha düşük maliyetli pazarlama faaliyetleri oluşturmak ve müşteri deneyimini kişiselleştirmek için içeriğe ihtiyaç duyuyorlar. Yani, pazarlamadan çok daha fazlasını yapmak için içerik pazarlamasını kullanıyorlar.“Bu ne anlama geliyor?” diye sorarsanız birkaç maddede şöyle özetleyebilirim:
– Varlığını sürdürülebilir kılmak.
Rekabetin keskin olduğu ve aslında hiçbir tüketicinin markaları o kadar umursamadığı bir dönemde sürdürülebilir olmanın yolu karşınızdakinin baktığı her yerde görünür olmaktan geçiyor.
– Salt değer veya satış önermelerinde seviye atlayıp anlam önermesi sunabilmek.
Pazarlamanın doğuşu ile birlikte merkezinde hep spesifik bir önerme oldu. Bu önerme yolculuğu adım adım “eşsiz satış önermesi”, “eşsiz duygu önermesi”, “eşsiz değer önermesi” ve henüz adı resmi olarak konmasa da “eşsiz anlam önermesi” şeklinde dönüşmek zorundaydı. Yani, tüketici bu kadar fazla ürüne, reklama, hikayeye maruz bırakılırken ayrışmanın tek yolu bir anlam alanı yaratmak ve o alanda tüketici ile göz göze bakabilmek.
– Düşük bütçe ile büyük etki yaratabilmek.
Bütçe konusu elbette tercih edilen platformlar ve yaratıcılığın sınırları doğrultusunda değişiklik gösteriyor. Ancak günde en az 2,5 saat telefonla vakit geçiren bir topluma evrildiğimizi göz önünde bulundurursak, sadece mobil içerik pazarlamaya yatırım yaparak dahi geleneksel medya pazarlama çalışmalarından daha fazla etki yaratacağımızı anlayabiliyoruz. Üstelik bunu çok daha düşük bütçe ile yapabilme şansımız var.
İçerik pazarlamanın geldiği noktayı ve taşıdığı önemi değerlendirdikten sonra şimdi son dönemlerde okuduğum, dinlediğim tüm analizlerden yola çıkarak gelecek senenin içerik pazarlama trendlerini paylaşmak istiyorum:
#1: Şirketler içerik pazarlamanın finansal etkisini gözlemleyebilecek
Artan popülaritesine rağmen, markalar ve ajanslar içerik pazarlamasının olumlu bir finansal etkisi olduğunu kanıtlamakta zorlandılar; bunun yerine marka bilinirliği ve marka sağlığı gibi daha yumuşak ölçütlere güvendiler. Ancak, Avrupa’da yaklaşık 1000 içerik pazarlama yetkilisi ile yapılan bir ankete göre, şirketlerin% 81’i içerikten elde edilen geliri doğrudan tespit edebildiklerini belirtti ve yalnızca %9’u içeriğin etkisini kanıtlamakta zorlandıklarını dile getirdi.
Bu bulgular içerik pazarlaması ekiplerinden beklentileri hayli yükseltiyor. Çünkü artık marka bilinirliğine odaklanmak yetmiyor, gelir üzerinde de net bilgiye sahip olmak gerekiyor. İyi haber şu ki, içeriğin etkisini ölçmek için daha iyi yollar ve bunu yapmak için daha iyi araçlar üretilmeye devam ediyor.
#2: Metrikler değişecek, erişimin yerini etkileşim alacak
Etkileşimi ölçümlemek içerik pazarlama alanının en popüler ve en anlamlı metriği haline gelecek. İster sosyal medya kanallarınızda ister web sitenizde içerik yayınlıyor olun, içeriğin görünürlüğü yeterli gelmemeye başlayacak. İçeriğin ne kadar tüketildiğine, kullanıcıdan aldığı geri bildirime ve yarattığı “abonelik” etkisine odaklanacaksınız. Kullanıcının kendiliğinden tekrar tekrar size uğramasını sağlayacak içerik çalışmaları yaratabiliyorsanız, ne mutlu!
Bu da yine çıtayı yükselten, beklentileri artıran bir durum. Sadece marka bilinirliğini korumak ve görünürlüğü sağlamaktan çok daha ötede, ‘lead’ elde etmek, tüketiciyi sizden satın almaya mümkün olduğunca yaklaştırmak ve pazarlama bütçenizden tasarruf edebilmek önem kazanıyor.
#3: Sektörel olarak farklı içerik türleri ön plana çıkacak
Ürün merkezli içerikler, problem odaklı uzman içerikleri ya da düşünce liderliği içerikleri… Firmalar içerik üretmeye ve yaymaya başladıkça kullanıcının tercihleri daha da keskinleşecek ve hangi sektör için hangi stratejinin daha faydalı olduğunu anlayabileceğiz. Örneğin; düşünce liderliği konusu ekonomi, finans, sağlık ve teknoloji gibi sektörlerde değerliyken, perakendede ürün odaklı gitmek beklenen ilgiyi görmek için daha doğru bir yaklaşım olacak. Yani, fiziksel ürünler satan markaların ürün odaklı içerikleri önceliklendirmesi beklenirken, hizmet sunan markaların “fayda odaklı” içerikler üretmesi ve bu doğrultuda sektör otoritelerinden içerik desteği alması önem kazanacak.
Bu eğilim işimizi gittikçe zorlaştırsa da müşteriyi anlayan ve ne istediğini anlamak hatta hissetmek için empati kuran,kazanacak.
#4: Kısa video en iyi performans gösteren içerik türü olacak
Bunu ilk kez benden duymadığınıza eminim. Her coğrafyada farklı katılımcılarla yapılan anketler tam olarak bunu söylüyor. Görsel içeriğe yatırım yapmak mobilin yükselişi ile birlikte son derece akla uygun ve karşılığını bulan bir adım olacak gibi görünüyor.
#5: Veri uzmanlığı kreatif uzmanlığın ötesine geçmek üzere
Bu da hiçbirimiz için şaşırtıcı olmasa gerek. Müşterileri anlamanın ve onlarla empati kurmanın ilk adımı elbette ki karşı taraftan gelen mesajları okuyabilmek. İşte burada veri kullanımı ve haliyle veri uzmanlığı devreye giriyor. Veri uzmanlarının süzgeçten geçirip yorumladığı veri doğrultusunda parlak fikirler üretmek kreatif ekiplere kalıyor.
İkisinin de önemi yadsınamaz ancak içerik pazarlamasını klasik halka ilişkiler ve reklamcılıktan ayıran da bu. Merkeze veriyi koyduğunuzda artık ölçümlenebilir ve ticari olarak izlenebilir içerik üretmiş oluyorsunuz ve bu da içerik pazarlamasının popülaritesinin gittikçe artacağının ve değerinin anlaşılacağının en önemli kanıtı.