Sevgili Dostlar,
2025 yılına adım atarken, artık bir gelenek haline gelen “Dijital Pazarlama Trendleri” raporumuzun yeni sayısını sizlerle paylaşmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu yıl, raporumuzun 6. yılında da dijital dünyanın dinamiklerini ve geleceğe yön veren trendlerini bir kez daha mercek altına aldık.
Bu dönemde, markaların hayatta kalma stratejilerini yeniden şekillendirdiği, tüketici davranışlarının hızla evrildiği bir sahnede buluyoruz kendimizi.
Bizler; dijital pazarlama, reklamcılık ve teknoloji dünyasının profesyonelleri olarak, içgörüden beslenen kararlarla yolumuzu buluyoruz. Bu raporun da sizlere, yalnızca trendlerin rehberliğinde yeni bir perspektif sunmakla kalmayıp, aksiyonlarınızı hızlandıracak bir “kısa yol” sağlamasını umuyoruz.
Raporu hazırlarken, her bir uzmanımızın görüşünü okuyup her biriyle adeta yeni bir kitap yazıyormuş gibi heyecanlandık. Onlarca değerli ismin, kendi sektörlerinden ve uzmanlıklarından süzdüğü bilgiler, geleceğe dair daha net bir vizyon oluşturmanıza yardımcı olacak.
Dijital ekosistem, yorum ekonomisinin yükselişinden yapay zekanın demokratikleşmesine, sürdürülebilirlikten kolektif değerlere kadar pek çok farklı yöne evriliyor. Bu raporun, sizin ve ekibinizin 2025 stratejilerine değer katmasını tüm kalbimizle diliyoruz.
Raporumuza katkı sağlayan tüm uzmanlara ve İçerik Bulutu ekibimizin üstün çabalarına teşekkür ederim. Yaklaşık 11 bin kelimeden oluşan bu içeriği, sizlerin kolayca erişip faydalanması için e-kitap formatında da sunduk.
Almanak bölümümüzde, son 5 yılın dönüştürücü trendlerini kısa bir zaman tüneli gibi ele alarak, bu değişimin izlerini sürdük.

Yıllara Göre Öne Çıkan Trendler (Son 5 Yıl)
Son beş yıla bakıldığında bazı trendlerin neredeyse sürekli olarak gündemde kaldığı görülüyor. Bu “sürekli trendler” şunlar olarak öne çıkıyor:
1. Kişiselleştirme ve Kullanıcı Deneyimi (UX)
- Her yıl değişen teknolojilere rağmen kişiselleştirme, pazarlamanın merkezinde kalmayı başardı. Özelleştirilmiş iletişim, içerik ve kullanıcı deneyimine odaklanan markalar, rekabet avantajını sürdürdü.
2. Video İçerikler
- Video içerikler, formatları değişse de (kısa videolar, uzun formatlar, etkileşimli içerikler) sürekli yükselişteydi. YouTube, TikTok ve Instagram Reels gibi platformlar sayesinde video, tüketiciye ulaşmanın vazgeçilmez yolu oldu.
3. Sosyal Ticaret ve Influencer Marketing
- Sosyal medya platformlarının alışveriş özelliklerini geliştirmesi ve influencer işbirliklerinin devam eden popülerliği, sosyal ticareti güçlü bir trend haline getirdi.
4. Veri Güvenliği ve Gizlilik
- KVKK ve çerezsiz dünyaya geçiş gibi düzenlemelerle, etik veri kullanımı ve güvenlik, pazarlama stratejilerinin sürekli bir parçası haline geldi.
5. Sesli Arama ve Dijital Asistanlar
- Sesli aramanın artışı ve dijital asistanların yaygınlaşması, SEO ve içerik stratejilerini bu teknolojiye adapte olmaya zorladı.
6. Yapay Zeka ve Otomasyon
- AI ve otomasyon, içerik üretimi, müşteri hizmetleri ve pazarlama stratejilerinde sürekli bir gelişim sağladı. ChatGPT gibi araçların yükselişi, bu trendi daha da güçlendirdi.
Son beş yılda bazı trendler bir süre yükselmiş, ancak kalıcı bir şekilde pazarlama stratejilerinin merkezinde yer almayı başaramamış. Bu trendlerin sürekliliğinin olmamasının arkasında, ya hızlı değişen teknoloji ya da kullanıcı davranışlarındaki farklılaşmalar yatıyor. Sürekliliği olmayan bazı trendler şunlar:
1. Metaverse ve NFT’ler (2022)
- Sebep: 2022 yılında büyük bir hype yaratmalarına rağmen, metaverse ve NFT’lerin kitlesel adaptasyonu beklenenden daha yavaş oldu. Teknolojik altyapının yeterince olgunlaşmaması ve kullanıcıların ilgisinin azalması, bu trendlerin hızla gündemden düşmesine neden oldu.
2. Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR) (2020)
- Sebep: AR ve VR’nin tüketici pazarlamasında beklenen çıkışı yapamaması, bu trendlerin belirli niş sektörlerle sınırlı kalmasına neden oldu. Kullanım alanları yaygınlaşsa da ana akım pazarlama stratejilerinde sürekli bir yer edinemedi.
Bu trendlerin sürekliliğinin olmamasında etkili olan faktörler şöyle:
- Teknolojik adaptasyon eksikliği: Gelişen teknolojilerin günlük yaşama ve iş süreçlerine entegre edilmesi yavaş gerçekleşti.
- Yüksek maliyet: Özellikle AR, VR ve interaktif içerikler gibi trendlerin üretim maliyetleri, küçük ve orta ölçekli markalar için erişimi zorlaştırdı.
2025 için uzmanların öngörüleri ise şöyle:



Gezegenimizin Güneş etrafında 1 tam tur daha atmasını totem haline getirmeyi seviyorum. İnsanlığın çoğu gibi.
1 hafta dijital detokslu tatilimizden sonra gündeme baktığımızda mağara insanı gibi hissettiğimiz bir yıl oldu. 2025 de en az onun kadar hunhar olacaktır. Ve bu süreçte dijital marka iletişimi nasıl dönüşüyor, bizi nereye yönlendirecek önümüzdeki sene? Makul bulduğum bazı öngörüler ve benim olası bulduğum birkaç trend şöyle:
– İmajlar dünyasını bir yana bırakalım: Yaygın bir öngörü ve benim de “ay inşallah” diye ümitle beklediğim, daha gerçekçi kullanıcılar ve imajlar dünyasının ufaktan terki trendi gelebilir. Zamanla, yavaşça gelecektir mecburen, elbette dönüşeceğiz -hem de en muzdarip olduğumuz konuyu başa alarak- fakat 2025 mi yoksa ülkemizde biraz daha vakit alır mı bilemiyorum. Çılgın sosyal medya kullanımında BeReal’a yer açmayan halkımız için biraz erken olabilir bu öngörülen global trend. Fakat fikri bile heyecanlandırıyor, göreceğiz…
– Beğeni yerine paylaşım: Bir süredir bağırarak söylediğimiz yeni baş tacı bu metrik, sosyal medya dinamiklerinin değişmesiyle mecburen popülerleşti. Bu konuda şöyle bir hipotezim var; içerik rekabeti arttıkça beğeni konusunda daha cimri olmaya başladık çünkü artık çok güzel ve uğraşılmış içerikler var ve beğeni 1 ya da 0 olarak kullanılabiliyor. Zihnimdeki dijital adalet sistemi diyor ki; Betül o 10 saat uğraşılmış harika fantastik 15 saniyelik reel’ı beğendik, artık beğenilenler kümemiz yalnızca çok güzellerden oluşmalı. Kendisi çok haklı ve adilane bir etkileşim peşinde. Bu yüzden beğeniler azaldı bana sorarsanız ve artık görüntülenmeler öne çıkmaya başladı. İnsanlar beğense de beğenmeyebilir, o yüzden önemli olan tüketmeleri, diye buyurdu tekno feodal beyler. Paylaşım da içeriğin daha fazla kişiye ulaşması için harikadır. Bu yüzden artık ‘beğeniler’ out, ‘paylaşımlar’ in! Sharable içeriğe doğru yönelecek markalar, mecburen.
– Gerçekten iletişim mi kursak?: Markalar artık ne olur anlasın; sosyal medya satış platformu değildir. Kim Instagram’a bir şeyler almak için girer allasen? Aklın yolu bir fakat küçük marka sahipleri vicdan azabını dindirmek için, ajanslar da yeterli bütçe ayrılmadığından böyle sıradan ürün içerikleri paylaşmaya devam ediyorlar. Çakılı ve sürekli düşen etkileşimlerin istatistiklerini kimse duymuyor, bu kimsenin görmediği içerik pazarlamasını yapmaya devam ediyorlar. Yıllardır ulaşabildiğim kadar kişiye bunu anlatmaya çalışıyor ve heyecanla bu dönüşümü bekliyorum.
– Yaratıcılık vs Marka Tutarlılığı: Mizahşör belediyeler, sosyal medyanın hakkını veren bu trendin öncüleriydi ülkemizde. Bir önceki maddenin biraz daha artırılmış vitesli hâli; markalar artık sosyal medyada gerçekten sosyal medyadaymış gibi davranacak, inanılmaz! Samimi ve güçlü bir iletişim ile insani yanlarını gösterecekler zira marka hafızasını en iyi şekilde inşa etmenin yolunun bu olduğunun farkına varacaklar. Bu uğurda, yaratıcı olmak ve dikkat çekebilmek için marka tutarlılığını bazen feda edecekler. Zira daha az kurumsallık isteyeceğiz, geç bile kaldık! Fakat bunu dikkatli yapmalarını önemle hatırlatırım. Anlamlı bir açıklamanız yoksa dikkat için fazla ileri gitmeyin; bir eğitim kurumuysanız geçiş hook’u kullanmak… biraz tuhaf olabilir.
– Ek olarak; ürün satan markalar için 3 boyutlu sunumlar ve AR deneyimler ivedilikle popülerleşecek.
– Özellikle ülkemiz için omnichannel yaygınlaşacak diye düşünüyorum. Malum yasaklar ve endişeler; ufak dersler alındı, harekete geçildi, daha çok önem gösterilecektir.
– UGC yine baş tacı fakat bir yenilik olarak EGC içeriğin önemi de artacak. 2024’te bu şekilde bir sürü organik içerik izledik. Markayı kendisinin tanıtmasından ziyade çalışanlarının tanıtması çok daha gerçek bir duruş ve bunu izlemeyi seviyoruz. İnsanlar da markalar da ötekinin gözünde var olur zira 🙂 Ve işletmenin, çalışanlarına nasıl davrandığı tüketiciler için önemli. 2025 ve çok da ileri gitmeden bu tarih, bu hassasiyetin daha fazla olmasını umuyorum. Yükselişe geçen bu tür de habercisi gibi görünüyor.
Bakalım nasıl geçecek, heyecanlıyız. Özellikle ülkemiz için güzel ve sorunsuz bir yıl olmasını, sektörün de iyileşerek ilerlemesini arzularım…
Mutlu yıllar!

Bu yazıyı yazmadan önce geçtiğimiz yıl ne yazmışım diye bakma ihtiyacı hissettim. Herkes gibi yapay zekâya değinmişim. Bu kadar kolay metin, görsel video üretmenin ABD seçimlerini manipüle edeceğinden bahsetmişim. Artan üretimin, yapay zekânın ortak içeriklerden beslenmesi sayesinde ortak fikirlere ve vasata bizi hapsedeceğinden bahsetmişim. Üzerimize her mecradan içerik yağacağından ve giderek artan bu içerik metalaşmasında hem içerik tüketicisi hem de üreticisi olarak bizi ütopik bir yere götürdüğünden bahsetmişim. Fena tahminler değil.
Geçen yıl logaritmik olarak artan içeriklere karşı direnmenin yolunu da e-posta bültenleri ve topluluk oluşturma araçlarında bulmuşum. Geçen bir yılın ardından yapay zekâ destekli içerik üretiminin beklediğimiz gibi katlanarak arttığını, topluluk oluşturan, e-posta bülteni gibi araçlarla direnenlerin de safları sıklaştırdığını söyleyebilirim. Peki ya 2025?
Mikrofonu bıraktığım yerden alıyorum: “Batı cephesinde yeni bir şey yok.”
Yapay zekâlı dil modelleri beklendiği gibi giderek yaygınlaşıyor, tabana yayılıyor. Çoğu teknolojinin kitleselleşmesinin önünde şirketler için erişim ve yatırım (finansman, zaman ve diğer kaynaklar) bariyerleri olur. YZ’nin doğası gereği giriş bariyeri oldukça düşük. YZ kullanan öncü şirketlerden KOBİ’lere ulaşması, teknik kullanıcıların bilgisayarlarından çıkıp sıradan vatandaşın cebine girmesi oldukça hızlı oldu. Sıradan vatandaş yapay zekânın ona “süper güçler” verdiğini hızlıca kavrayacak.
Yıllık reklam bütçesi, rakibi dev tekstil markasının Maldivler’deki katalog çekim bütçesi kadar olan küçük bir marka, telefon ile çektiği ürünlerinden, YZ desteği ile birkaç dolara, ortalama kalitede kataloglar hazırlayabilecek. Daha önce sitesine içerik yazdırmak için ajans kapısı çalan ve bütçe sebebi ile site işini erteleyen bir KOBİ, birkaç prompt ile derdini anlatan bir site yapabilecek ya da bir freelancer ile çok daha uygun bütçelere bu işi gerçekleştirebilecek.
Büyük markalar için de süreç benzer işleyecek. Maldivler bütçesinin onda biri ile stüdyoda yapay zekâ destekli çekim yapmak büyük markaların da işine gelecek. Tek bir tane reklam filmi çekip, aynı reklam filminden kadın kitleye, erkek kitleye, Beşiktaşlılara, gençlere ya da yaşlılara yeni reklam filmleri oluşturmak mümkün olacak. Farklı replikler ile farklı reklam metinleri yaratmak ve kullanmak, daha hedefli bir strateji üretmek mümkün olacak.
Adım adım irili ufaklı tüm markalar birbirine benzer işler ile, bizi vasatlığa boğacaklar. Tüketici için seçenek artacak, karar vermek zorlaşacak. Markalar için rekabet sertleşecek. Bu yazdıklarım bir tercih değil, bir süreç. Doğal akış bizi buraya götürecek. Herkes birbirine benzedikçe, her şey aynılaştıkça, rakibi taklit etmek kolaylaştıkça ayrışmak da zorlaşacak. Devasa markalar ellerindeki sınırsız kaynak ile sivrilmeye devam etse de bu değişim orta ölçekli markalar ile marka olmayanlar arasındaki ayrımı flulaştıracak.
Peki geriye ne kalacak?
Ben marka ile müşteri arasında kurulan ilişkinin taklit edilemeyeceğini ve markanın yarattığı ve yaratacağı toplulukların tüm bu vasatlaşmaya karşı ayakta kalacağını düşünüyorum. İşimi daha iyi yapmamı sağlayan, kendimi gerçekleştirmem için bana destek olan, daha sağlıklı olmam için mücadele eden ve daha fazlasını kazanmam için uğraşan markalar, bu çabalarını samimi olarak müşterilerine aktardıkları takdirde başarılı olacaklar. Bildiklerini, tecrübelerini aktaran, yol gösteren ve bu doğrultuda içerik üreten, topluluklar oluşturan markalar yapay zekânın etkisinden korunabilecekler.
Her şeyin insansızlaştığı, otomatikleştiği bir dünyada aradığımız şey otantiklik, özgünlük ve insan ilişkisi olabilir. Markaların geleceği “daha fazla pazarlama” yapmaktan değil, açık açık daha fazla vermekten, paylaşmaktan geçiyor. TikTok samimi ve daha önemlisi daha gerçek içerikleri ile TV ekranlarındaki “-mış gibi reklamcılığı” şimdiden tahtından indirmişe benziyor. Okuyucu artık standart bir içerik tüketmek istemiyor.
Sitelere SEO için koyulmuş yeni bir “Araba alırken dikkat edilecek 5 şey?” yazısına, videosuna, gönderisine artık ihtiyaç yok. Her yer bu içeriklerle dolu. Dil modelleri böyle içerikleri 2 dakikada yazabiliyor. Artık önemli olan bir topluluğa sahip olan kişilerin, markaların ya da marka temsilcilerinin araba alırken dikkat ettikleri. Koşulsuz bilgisini paylaşan, değer katan, yol gösteren markaların ya da marka temsilcilerinin önerileri.
Bu fikrin yeni ve orijinal olduğunu düşünmenizi istemem. Wikipedia böyle var oldu. Linux işletim sistemi ve yüz binlerce açık yazılım bu şekilde geliştirildi. Yazılım dilleri böyle gelişti, yaygınlaştı. Hepsini topluluklar var ettiler ve geliştirdiler. Markalar için de durum hiç farklı değil. Bir varoluşsal anlama ihtiyaç var. Bir de bu anlam için yılmadan çalışmaya, anlatmaya ve paylaşmaya.
İlk adım geçen sene de önerdiğim gibi bir e-posta listesi olabilir. Müşterileriniz ya da herhangi birilerinin daha iyi olması için, daha mutlu etmek için, daha fazla kazanması için ve daha hızlı koşması için içerik üretmeye başlayın. Zamanla bir topluluğa dönüşecek işiniz. Küçük etkinlikler yapın sonrasında. Bir araya gelin. Topluluğunuz kimsenin taklit edemeyeceği, rakiplerinizin kolay sahip olamayacağı bir rekabet avantajına dönüşsün.
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bolca değer yarattığınız, yarattığınız değeri özgürce paylaştığınız bir yıl dilerim.

2024 yılı, yapay zeka alanındaki hızla gelişen yeniliklerle adeta bir dönüm noktası oldu; teknolojinin yaşamımızdaki yeri, bu yıl hiç olmadığı kadar belirginleşti ve değişim her alanda kendini hissettirdi.
2025’te, bu hızla ilerleyen teknolojilerin hayatımıza nasıl etki edeceği ve karşımıza hangi yeniliklerin çıkacağı büyük bir merak konusu.
Şimdi, 2025’teki dönüşümü daha iyi kavrayabilmek adına, araştırmalar ışığında belirlenen temel trendlerden bazılarına göz atalım.
Game of Branded Contents:
Sosyal medyadaki reklamlara ve markalı içeriklere olan ilgi, her geçen yıl daha da azalmaya devam ederken, içerik üreten markalar ve bizler için sorumluluklar da giderek artıyor. Bu değişen dinamik, içerik pazarlamasını daha fazla empati, yaratıcılık ve etkileşim gerektiren bir alan haline getiriyor.
Influencer Pazarlamada Dikkat Çeken İki Detay:
Tek seferlik influencer iş birliklerinden ziyade, aynı değerlerde buluşan iki tarafın uzun süreli iş birliği, influencer pazarlama iletişimlerinde daha güçlü bir etki yaratacak ve markaların bu iş birliklerini 2025 yılında daha ölçülebilir ve performans odaklı modeller ile yapılandırması ön görülüyor.
Mikro Video, Uzun Video ve Canlı Video:
Yıllardır konuştuğumuz videonun güçlü etkisi bu sefer kendi içinde kırılımlar getirdi. Micro videolar ile dikkat çekmek, hızlı etkileşim almak mümkünken süresi uzun videolar ile marka – tüketici bağlılığını artırma stratejisi daha da anlam kazanıyor. Aslında video içerik her türlü kazanıyor, kazandırıyor.
Ayrıca social commerce ekseninin şimdilerdeki göz bebeği livestream shopping’in tüketiciler üzerindeki etkisi konuşulmaya / araştırılmaya devam ediyor. Alışverişin ilham kaynağı artık sosyal medya iken, sosyal medyada canlı yayın üzerinden alışveriş yapma konusu daha da popülerleşiyor. Daha önce denk gelmeyenlerin Made by Mitchell’ın TikTok Shop’ta bir günde 1 milyon dolarlık satış yapıp rekor kırmasını sağlayan case’i incelemesini öneririm.
Son olarak yukarıda bahsettiğim üç trend tarafında yapay zekanın rolü, analizinden üretimine kadar çok farklı bir boyut kazanıyor. Yapay zeka alanında gelişmeler neredeyse günlük olarak ilerlerken, artık yapay zeka sadece bir trend değil, biz dijital pazarlamacılar için hayatın bir parçası.

Son iki yılda (2023–2024), ChatGPT ve Midjourney gibi üretken yapay zekâ araçlarının sadece yazılı içerik değil, video ve görsel üretiminden infografiklere kadar uzanan pek çok formatta ne kadar etkili olduğunu yakından gözlemledik. İlk başta basit taslaklar veya yanıtlar üreten bu sistemler, her geçen gün gelişmeye devam ediyor. 2025’te, yapay zekâ destekli araçlarla blog yazıları, ürün açıklamaları ve kategori sayfası taslaklarını, 2023–2024 dönemine kıyasla çok daha hızlı ve sayfa ile anlamlı üretmek mümkün olacak.
Ancak bu ilerleme, Google ve diğer arama motorlarının yapay zekâ içeriklerine yönelik politikalarını yakından takip etmeyi de beraberinde getiriyor. Arama motorları, özgünlük ve insana özgü uzmanlık içermeyen metinlere hâlâ bakış açısı sıcak değil ve bazı yaptırımlar uyguluyor. Dolayısıyla, “AI + İnsan Dokunuşu” stratejisi 2025’te de vazgeçilmez olmaya devam edecek.
Diğer yandan, 2024’te Google’ın yapay zekâ tabanlı arama sorgularını test etmeye başlaması, içerik dünyasına yepyeni bir oyun alanı açtı. Bu testler, içerik üreticilerine “AI Kartları” üzerinden görünürlük sağlama fırsatı sunarken, yapay zekâya uygun biçimde tasarlanmış içeriklerin önemini de arttırdı. 2025 ve sonrasında, SERP’te (arama motoru sonuç sayfaları) sunulan cevapların niteliği daha kritik bir hâl alacak çünkü gelişmiş dil modelleri örneğin MUM (Multitask Unified Model) kullanıcıların arama niyetini (navigasyonel, bilgi amaçlı, ticari vb.) her zamankinden daha derinlemesine analiz ediyor.
Tam da bu noktada, klasik “anahtar kelime” yaklaşımının geçtiğimiz yıllara göre geride kalmaya başladığını görüyoruz. Geçtiğimiz senelere göre 2025 yılında, kullanıcı niyetinin doğru okunması ve bu niyete göre içeriklerin şekillenmesi, markaların dijital rekabette öne çıkabilmesi için temel bir gereklilik hâline geldi. Zamanında yola çıktığımız pek çok stratejiyi, tıpkı “yıkıcı inovasyon” dönemlerinde olduğu gibi gözden geçirmek ve gerekirse sil baştan inşa etmek durumundayız. Bu dönüşümün içinde kaybolmamak için ise her profesyonelin, verimlilik ve ROI gibi metrikleri yeniden tanımlayıp, “büyük resmi” göz ardı etmeden stratejilerini güncellemesi gerekiyor.
Sonuç olarak, üretken yapay zekâ araçlarının yükselişi ve dijital platformların değişen kuralları, pazarlama ve içerik dünyasının sarsıntı oluşturuyor ve gelişmeye devam ediyor. Bu sarsıntıda “gemiyi sağ salim limana yanaştırmak” için “AI + İnsan Dokunuşu” formülüne sıkı sıkıya sarılmak ve tüketicilerin değişen beklentilerine karşı her zamankinden daha çevik olmak şart. Zira 2025, hızın ve içgörünün giderek değer kazandığı ve her geçen gün “Next Big Thing” olarak karşımıza çıkan yeni teknolojilerin sahnede başrol oynadığı bir yıl olacak.

2024 trendleri için ne demişim diye dönüp okudum ve “vay be!” dedim. Ne yıldı ama! Yapay zeka metinden sonra görsel ve video tarafında da gelişecek, saatler gerektiren işler dakikalar içinde yapılacak demişim ve bunu ikas’taki TV reklam kampanyamızda yaşadık. Ağustos, Eylül aylarında 100’den fazla profesyonelin çalıştığı bir sette ilk TV reklamımızı çektik ve yayınladık. Hemen iki ay sonra, sadece 5 kişiyle Türkiye’nin ilk yapay zeka ile üretilen TV reklamını kanallara gönderdik.
İkinci tahminim TikTok çağında olsak da uzun ve yavaş içeriğin kıymetleneceği konusuydu. Mart ayında Mr. Beast konuk olduğu Colin and Samir kanalındaki röportajında videolarını yavaşlatacağını söyledi. Tüm YouTube’un hızlanmasına sebep olan adamın bunu söylemesi biraz ironikti. Türkiye’den örneklere baktığımızda ekipçe takip ettiğimiz iki örnek geliyor aklıma. Testo Taylan, insanları evlerinde ziyaret ediyor, neredeyse sıfır cut’la 50 dakikalık video yapıyor ve her biri 1-2 milyon izleniyor. Benzer şekilde Konsol Oyun 2-3, hatta 8 saatlik canlı yayınlar yapıyor ve 100bin civarında izleniyor.
Şu ana kadar bazı şeyleri tahmin etmesi nispeten kolaydı ama bundan sonra oldukça zor olacak çünkü her şey gittikçe daha hızlı değişiyor. Yapabileceğimiz tek şey, bu yenilikleri takip edip ayak uydurmaya çalışmak, mümkünse kendimizi tüketmeden. Çünkü “yapay zeka anksiyetesi” diye bir kavram var artık hayatımızda. Bu ifadeyi ben buldum diye seviniyordum ama Ekim 2023’te Scientific American’da ele almışlar konuyu 🙂
Geçen sene ekibimle Slack’te AI kanalı oluşturduğumu söylemiştim, bu senenin sonuna doğru şirketimiz 2025’i AI ve Fintech yılı ilan etti ve her departmandan bir yapay zeka lideri seçtik. Bu liderin görevi, yapay zeka yeniliklerini takip etmek ve ekibi yapay zeka araçları kullanma konusunda teşvik etmek olacak. Her şirkette yapay zeka alanında işe alımlar artıp, diğer bütün departmanlarda ise azalacak.
Tüm dünyada hâl böyle olunca, internette gördüğümüz içeriklerin çoğu bir yapay zeka aracı tarafından oluşturulmuş olacak. LinkedIn’de okuduğunuz bir yazıdan tutun da, Spotify’da dinlediğiniz bir podcast’e kadar şu an bile öyle ve “ölü internet teorisi” gittikçe güçlenecek. 2025 artık devletlerin ve özel kurumların yapay zeka için geniş çaplı bir regülasyon getireceği bir yıl olabilir.
Tüm bu kaos için ekibime söylediğimi burada da paylaşmak istiyorum. Trendleri takip etmek; öncü olmak, dikkat çekmek için önemli ama aynı zamanda farklılaşmak ve ses getirmek için dalganın tersine yüzmek lazım. Nasıl ki Türkiye’nin ilk yapay zeka TV reklamını yaptıysak, herkes yapay zekayla reklam yapmaya başladığı zaman biz geleneksel yöntemlerle çekeceğiz. Tabii hâlâ bize ihtiyaç olursa…

Bu yıl biraz farklı yanıtlamak istiyorum öngörü dosyamın sorularını. 2024 yılı benim de içinde bulunmaktan çok mutlu olduğum Roketfy için çok sayıda yeni teknolojinin üretildiği bir yıl olarak sonlanıyor. Aslında bu teknolojiler 2025-2026 öngörülerimizden çıktı. Yıl boyunca Linkedin hesabımı takip edenler ne demek isteğimi net olarak anlayacaklar. Önceki yıllarda sadece pazar yerleri ile ilgilenen Roketfy’ın ilgi alanını genişleterek e ticaret tarafını da kapsamımıza aldık.
-E-ticaretin sadece büyüyeceği değil, daha etkin teknolojiler kullanarak verimliliğini artıracağı
-Pazar yerlerinin eski güçlerini korumakta zorlanacakları
-Content tarafında ise yeni üretimlerin yanı sıra geri dönüştürülmüş ve anlamlı hale getirilmiş düzenli içeriklerin yeniden yayına alınacağı bir yıl bekliyorum.
Dilerseniz bunları kısa kısa açıklamaya çalışayım.
Yapay Zeka ve Öğrenebilen Otomatik Sistemler Eticaret Alanında Verimliliği Artıracak
Geçtiğimiz yıllara büyük kitlelere biraz da magazinsel şekilde yayılan yapay zeka kavramının önümüzdeki dönemde dijital alanda önce eticaret alanında kendini göstermesini bekliyorum. Yapay zeka kullanımının çok yüksek kapasitelerde veri işleme kabiliyeti ile ziyaretçilerin eticaret mecralarındaki alışveriş deneyimlerini iyileştirme konusunda bolca kullanılacağını ve çok başarılı olacağını düşünüyorum. Bu verimlilik artışında ise aşağıdaki konular öne çıkacaktır:
-Müşterilerin deneyimleriyle ürettiği Yorum- Değerlendirme / Soru-Cevap içerikleri
-Hızlı ve akıllı 24 bazlı soru yanıtlayıcı teknolojiler
-Müşterilerin arama- ziyaret ayak izlerinin site gösterimlerinde ve listelemelerinde yapacağı değişimler
-E-ticaret pazarlamasının mikro mecralar dahil, her bir sosyal medya pazarlamacısına sirayet edeceği affiliate teknolojileri
-Akıllı lojistik çözümler
Pazaryerlerinden E-ticaret Sitelerine Akış Hızlanacak
Pazaryeri e-ticaretinin yıllardır kazanmaya devam ettiği büyüklük ve gücün bir kısmını e-ticaret sitelerine kaybetmeye başlayacağı bir yıl olacağını tahmin ediyorum.
Pazaryerleri yüksek komisyonlar, satıcılar arası adaleti sağlayamama, regülasyonlar vb kuralların net uygulanamaması dolayısıyla mağazaların askıya alınması gibi çok sayıda satıcı aleyhine sonuçlanan süreçlerden dolayı güç kaybetmeye başlayacaklar.
E-ticaret siteleri tarafında ise, yukarıda belirttiğim şekillerde pazaryeri alışverişi deneyimi bulunan tüketicilere bu deneyime yakın konforda alışveriş deneyimi hazırlamak üzerine çalışacak.
Yapay Zeka Desteğı ile Yıllanmış İçerik Çöplüklerinden Geri Dönüştürülmüş Süper İçerikler Üretilecek
Tüm dijital dünya yıllardır çok sayıda mecrada birçok konu veya ürün hakkında içerik üretiyor. Ancak bu içerikler çok dağınık ve birlikte kullanımlarından çıkarılacak anlamlı sonuçlar üretmekten uzak. Sözgelimi 15-20 yıldır ziyaretçilerini ağırlayan bir otel hakkında internet ekosisteminde yüzbinlerce UGC girdisi mevcut. Ama bunlar 15-20 ayrı mecrada ve sadece salt metin olarak okunmayı bekliyorlar. Yapay zeka ile tamamını okuyarak bu yorumlardaki tüm metrikler tek bir scroll sayfasında kullanıcılara sunulabilecek ve böylece bu kürasyonlar sayesinde damıtılmış doğru verilere-çıkarımlara sahip olacağız.
Bu örnekler çoğaltılabilir. İnternet ekosisteminin içerik çöplüğüne dönmesini yapay zeka ile önleyerek o içerikleri geri dönüştürebileceğimizi düşünüyorum.

Her yıl olduğu gibi 2025 de yine pazarlamacıların her şeyin değiştiğini iddia ettiği, ama aslında hiçbir şeyin değişmediği bir yıl olacak.
Mesela tüketiciler yine çoğunlukla akıllarına ilk gelen markayı satın alacak.
Akıllara ilk gelen dev markaların yaptıklarını taklit etmeyi marifet zannedenler, yine daha ucuza satmak zorunda kalacak.
Danışmanlar yine “bütünsel yaklaşımlar” önerecek, ajanslar yine fiyat kıracak, ajansların yaptıkları işler pazarlama ekiplerinin yine içine sinmeyecek, reklam yatırımlarında dijitalin payı artacak… Bildiğiniz şeyler.
Hiç mi değişiklik olmayacak? Tabii ki olacak, olmaz mı, oluyor.
Endüstri Devrimi’ne benzer kökten bir değişimin içindeyiz. Dalganın içinde olduğumuz için yediğimiz dalganın büyüklüğünü fark etmiyor olabiliriz.
Yapay zeka tarafında olan bitenlerle bir şeyler ucuzlayacak, bir şeyler kolaylaşacak, birileri işsiz kalacak, birileri milyarder olacak.
Ama temelde, aslında binlerce yıldır olduğu gibi yine hiçbir şey değişmeyecek.
Hızlı olan, çevik olan ve kafayı kullanan hayatta kalacak.
Diğerleri bin yıl önce de eleniyordu, bugün de elenecek.
Yeni yıl için bir de tavsiyem var.
Heykeltraş Constantin Brancuși’den aldım, direkt aktarıyorum:
“Tanrı gibi yarat, kral gibi yönet, köle gibi çalış.”
Tanrı gibi yaratın, kral gibi yönetin, köle gibi çalışın.
İyi seneler.

2025’te Dijital Pazarlamanın 3 Makro Trendi
Altını mikro trendler ve kavramlarla doldurmak istediğim üç makro trende odaklanmak istiyorum; emotioneering, deneyim ve hiper-kişiselleştirme. Dijitalde de fizikselde de ne ve nasıl yapacağımızdan ziyade neden yapmalıyız sorusunu cevaplandırmayı çok uzun zamandır erteliyoruz. Markaların uzun vadeli başarıya ulaşması için tüketiciyle duygusal bir bağ kurması şart. Bu bağ yalnızca ürün değil, deneyim ve anlam sunarak mümkün olabilir. Etrafımızda olup bitenler, azalmayan etkisiyle bambaşka motivasyonları (bkz. Doom spending) ortaya çıkaran artan yaşam maliyeti krizi dolayısıyla hemen hemen tüm markalar satış baskısı nedeniyle akla gelen ilk şeyi yapmaya yöneliyor; indirim. Bugün konuşabileceğimiz onlarca şey varken; pazarlama, deneyim, müşteri hizmetleri, inovasyon ve teknoloji yatırımlarıyla inanılmaz bir rekabet stratejisi kurmak ve kurgulamak mümkünken maalesef pek çok marka indirim bataklığına saplanmış durumda. Trendleri bu perspektiften yorumlayarak bu bataklığın daha da derinleşmesini engellemek, bu bataklıktan kurtulmak için bir yardım eli olarak ele almak istedim.
Doom Spending ve Davranışsal Ekonomi: Tüketici Davranışları Nasıl Değişti/Değişiyor?
Her ne kadar dört büyük sözlük tarafından yılın kelimesi seçilmese de Kasım ayında çok konuştuğumuz kavramlardan biriydi “doom spending”. Neydi çok kısaca hatırlayalım isterseniz; birikim ya da yatırım yaparak bir önceki jenerasyonun maddi koşullarına ulaşma umudunu yitiren Y ve Z kuşağının kendine mutluluk satın almasıydı. Artan yaşam maliyeti kriziyle seneler içinde davranışlarımız nasıl farklılık gösterdi peki? ilk önce stoklama davranışı başladı, o yerini ihtiyaçları önceliklendirmeye bıraktı, bu durum çok kısa sürdü. Sosyal medya platformlarının başı çektiği, influencer marketingin de ziyadesiyle desteklediği “keşif alışverişi” doom spending motivasyonuyla birleşti ve belki de hiç olmadığı kadar çok ve sık alışveriş yapar halde yakalıyoruz kendimizi. Influencerların rolünü, platformların ve içeriklerin taktiklerini en doğru davranışsal ekonomiyle açıklayabiliriz. Çapa etkisi, dürtme teorisi, FOMO, sınırlı akılcılık gibi pek çok teoriye göz atmanızı mutlaka öneririm.
Emotioneering: Duygusal Bağ Kurmanın Gücü
Peki neden mutluluğu satın alıyoruz? Bu konuyu emotioneering ile ele almak istiyorum. Emotioneering insanların özellikle olumlu duyguları daha derin ve daha sık hissetmek istemesinden ortaya çıkan bir kavram. Bu “pozitif duygular” ihtiyacını pandemiden beri tüketici trendlerinde görüyor ve markalara öneriyoruz. Pinterest’in ikinci baharını yaşamasının altında yatan “hidden” neden bu. Pinterest, tüm dünyada olup bitenden soyutlanabildiğiniz renk, parıltı, ilhamla dolu bir pozitiflik mağarası. Online mağaza ve uygulamalar, web sitesinde özel içerikler, mailing ve içerikleri, sosyal medya paylaşımları hemen hepsi, insanların mutluluk mağarası haline, duygu yaratmak ve bunun üzerinden bağ inşa etmek için kullanılabilir. Bugün tüketici markalardan dünyayı daha iyi bir yer hale getirmesini bekliyor. Bu bazen sürdürülebilirlik bazen duyguları harekete geçirme bazen deneyimler yaşatmasını bazen de bağlantı kurmasını ve kurdurmasını bekliyor. Kendimizi iyi hissetmek için, bir nevi mutluluğu satın alıyoruz. Peki ya mutluluk ya da neşe ya da “positive vibes only” kapımıza gelse ne olur?
Deneyim: Sadece Branding Değil, Bir Rekabet Stratejisi
VML tarafından hazırlanan “Geleceği Şekillendiren 100 Trend” çalışması ve diğer pek çok global raporda yapılan anket çalışmalarının sonucunda “Tüketicilerin %70’i daha iyi bir deneyim için daha fazla ücret ödemek konusunda olumlu” gibi verileri sıklıkla görüyoruz. Türkiye’de maalesef şu an durumun bu olmadığı aşikâr ama özellikle fiyat ve indirim odaklı rekabette içerisinde çıkılabilecek en önemli araçlardan birisi de bu alan.
Deneyim konusunu 360 ele almak gerekiyor. Fiziksel, dijital olabiliyorsa dijital, özellikle pazarlama hunisinde değerlendirme fazında devrim niteliğinde bir dönüştürücü güce sahip AR (Artırılmış Gerçeklik), üretken yapay zekâ tabanlı chatbot ile desteklenebilen iyi bir müşteri hizmetleri ve satış sonrası destek, hatta ve hatta yeni bir satış kanalı ve sanal alışveriş asistanı olarak yine özgün ve destekleyici bir taktik olarak yine üretken yapay zekadan destek alınabilir.
Dijitalde hala pürüzsüz satın alma yolculuğu, iyileştirilmiş bir kullanıcı arayüzü ve deneyimi konusunda pek çok markanın eksiği var. Deneyim ilk bakışta indirim kadar güçlü bir rekabet stratejisi gibi gözükmese de herkesin tek stratejisinin indirim olduğu alanda, en önemli rekabet avantajı, orta ve uzun dönemde tercih ve sadakat konusunda oldukça yüksek bir şansa sahip. Tüketicilerin %72’si, kişiselleştirilmiş deneyimler sunan markalara daha sadık olduklarını belirtiyor.
Hiper-Kişiselleştirme: Bugünün ve geleceğin trendi
Deneyim konusunu sadece “branding” olarak ele almak son derece yanıltıcı olur. Branding ile performansı bu kadar ayrı iki kutup gibi bakmanın da artık doğru kabul edilmediği ve entegre bir mindsetin önerildiği dönemin içerisindeyiz.
Tabii ki marka algısı, love brand ya da günümüzde daha da önem kazanan trusted yani güvenilir marka algısı aslında uzun vadeli bir yatırım ve de müşteri memnuniyeti ile satışı da direkt ilgilendiren bir konu aslında. Bu noktada “hiper-kişiselleştirme” kartını markaların açması gerekiyor. Hiper-kişiselleştirmenin yolu da doğru veri toplama ve veri analizi yatırımından geçiyor. Son yılların en sık yapılan uyarısı “çerezsiz dünya” gerçeğinde, markaların bu duruma çok hızlı uyum sağlamak ve anlamlı veri toplamak üstüne strateji kurması gerekiyor. Sahi, tüketiciye iyi bir deneyim sunulmuyorsa, yeni veri toplamak için tüketici neden izin verecek? Bu konuların aslında birbiriyle birebir alakalı olduğunu da unutmamak gerekiyor! Doğru yatırım ve stratejiyle, inovasyon ve teknolojiyle, markayı başka bir kulvara taşımak mümkün.
Amazon’un “sizin için seçtiklerimiz” kısmında sergilenen ürünlerin satışı, toplam satışın %35’ini oluşturuyor. Netflix’te “sizin için seçtiklerimiz” alanına göz atmayan var mı? İçerisinde bulunduğumuz “keşif” davranışı tam da böyle çalışıyor. Amazon yine Eylül ayında sanal alışveriş botu Rufus’u tanıttı. Rufus şu an ABD’de kullanılıyor ve yeni bir dönemin de başlangıcını temsil ediyor “konuşma tabanlı alışveriş” dönemi. Rufus dijital ayak izlerini en anlamlı hale getirerek hem yeni ürün keşfi, hem trend takibi, indirim ve benzer satın alma fırsatları konusunda her daim destek oluyor. Örneğin, Sally Rooney kitaplarını okumayı seven birine en doğru yazar önerisini Rufus’tan başka kim yapabilir?
İnsanın anlam ve bağlantı arayışı son yıllardır hiç olmadığı kadar yüksek! Hangi araç, platform ya da hangi ünlüyle ne yapacağım sorusunu ikincil sıraya koyarak, kime ne sunuyorum sorusunu tekrar sorma ve tanımlama dönemi! 2025 yılı, markaların yalnızca ürün değil, anlam ve bağlantı sunma yılı olacak. Emotioneering, deneyim ve hiper-kişiselleştirme, bu yeni çağda başarıyı belirleyen en önemli trendler olacak.”

Geride bıraktığımız 2024 yılı, dijital pazarlama için pandemi başlangıcından sonraki en majör değişikliklerin olduğu yıl diyebiliriz.
Yapay zeka, 3. parti çerezler, arama motoru pazar paylarındaki değişimler… Bunları bütün bir yıl boyunca yeterince konuşmadık mı?
İnsanlar bir şeyler aramaya devam ettikçe, bugün Google’da, yarın ChatGPT’de, ertesi gün başka bir platformda olacaklar. Dijital pazarlama sektörü ise insanların aradıklarına karşılık olarak markaların isteklerini ön plana çıkarmak için büyüyerek gelişmeye devam edecek.
Peki 2024 Yılı Bizim İçin Neleri Değiştirdi?
Ofise Dönüş Yolculuğu
Şüphesiz ki yine bu yıl içinde çokça tartışılan konulardan biri büyük markaların uzaktan ya da hibrit çalışma modellerinden komple ofise dönüş kararları oldu. Pandemi sonrası özellikle dijital pazarlama sektöründe uzaktan çalışma şekli hepimiz için vazgeçilmez bir konfor alanı oldu. Özellikle İstanbul’da yaşayan biri için evden çalışmak demek günde hiç yoksa 2 saat İstanbul trafiğinden kurtulma şansı demekti.
Şahsi kanaatim uzaktan çalışma modelinin iyi yönetildiğinde en verimli çalışma yöntemi olduğudur. Ayrıca kalifiye eleman bulmak için de tek bir şehirle sınırlı kalmanız gerekmiyor. Özellikle de son dönemin en büyük sorunlardan biri olduğunu düşündüğüm “senior” seviyesinde uzmanlarla çalışmak için bu büyük bir avantaj sağlıyor.
Şimdilik sektörümüze çok uğramamış olsa da, bunlara rağmen büyük markaların aldığı bu kararların yaratacağı etkileri 2025 yılı içerisinde yaşayıp tecrübe edeceğiz.
Kaliteli Hizmet
Bir önceki alanda da bahsettiğim üzere geçtiğimiz yıl iyiden iyiye kendini hissettiren kendi alanlarında “gerçek senior” seviyesinde uzmanlarla çalışmak artık eski dönemden çok daha zor. Seniority’nin sadece yılla alakalı olmadığı, çok farklı faktörlerden etkilendiği ve kişiden kişiye değiştiği kanısındayım. Dijital pazarlama sektöründeki bu uzman arkadaşların artık ajanslarda çalışmak istemediği çok aşikar. Peki nedenleri neler? Başlıca nedeninin dijital pazarlama süreçlerini in-office yürütmek isteyen büyük markaların ajanslara kıyasla sağladığı şartlar bakımından çok daha üstün olma durumu olduğunu düşünüyorum. Daha yüksek maaş, çok daha fazla yan hak, daha az iş yükü ve daha rahat bir çalışma ortamı. Sonuç olarak kaliteli uzmanlar, ajanslardan büyük markalara doğru göçünü gerçekleştiriyor.
Hala dijital pazarlama sektörünün taşıyıcı kolonu olan ajanslarımız için 2025 yılında ve ilerleyen yıllarda da bu görevi üstlenmesi gerektiğini düşünerek bu durumu tersine çevirmesi gerektiği inancındayım.
Pazar Yerlerinden Kaçış
Pazar yerlerine gelecek yüksek oranlarda vergi söylemleri bile, pazar yerlerinde satış yapan birçok markanın farklı arayışlar içine girmesi için yeterli oldu. Halihazırda yüksek komisyon oranlarıyla markaların kar oranlarını ciddi şekilde negatif etkileyen bu pazar; bahsi geçen vergilerin uygulandığı dönemlerde bu markalara nasıl kar ettirecek?
2025 yılında da bu dengenin çok ciddi değişeceğini düşünmemekle birlikte, dijital pazarlama sektörünün kendi isimleri ve siteleriyle satış yapmak isteyen markalara hazırlıklı olması gerekiyor. Hem büyük ölçekli hem de küçük ölçekli bu markaların da, yatırımlarını farklı kanallara aktarmak için hazırlık yapması gerekiyor.
Bir markanın dijitalde sıfırdan yaratılıp satış yapmaya başlaması gerçekten çok uzun bir süreç. Özellikle bu sürecin marka tarafına aktarılması oldukça zorlu oluyor. Sağlıklı çalışan kullanıcı dostu bir e-ticaret sitesinin yapılması başlığı bile aylarca sürebilecek bir süreç ki bunun devamında satış yapılması için girilmesi gereken reklam kanalları, organik büyüme, brand algısının oturtulması gibi çok farklı başlıklar bulunuyor. En zor kısmı da burada gerçekçi bir yatırım getirisi çıkartmak için bile süreçlerin bir çoğuna yatırım yapılıp zaman içinde izlenmesi gerektiğini marka tarafına aktarmak.
2025’de Google Tarafından Neler Bekliyoruz?
- 2024 yılında özellikle 3. ve 4. çeyrekte yapılan güncellemelerle Google’ın spam algoritmasını geliştirmeye niyetli olduğunu söylemek mümkün. Google artık yapay olarak oluşturulan değil, gerçekten “brand” olan markaları ön planda tutmak istiyor. 2025 yılında da bu minvalde güncellemelerin geleceğini ve PR çalışmalarımızı bunları göz önünde bulundurarak yapmamız gerektiği kanaatindeyim.
- Yapay zekanın içerik üretimine gitgide daha çok dahil edildiğini hepimiz biliyoruz. Google her ne kadar içeriğin kullanıcıya faydalı olmasının tek faktör olduğunu söyleyip yapay zekayla oluşturulmasının bir negatiflik oluşturmayacağını beyan etse de, yapay zekanın yazdığı tekdüze içerikleri algılamak için algoritmalarını geliştiriyor. Yine 2024 yılı içerisinde yapay zekayla içerik üretimi yaparak ciddi trafik sağlayan bazı büyük projelerin çok ciddi düşüşlerle karşılaştığını gördük. 2025’te Google’ın bu hamlesinin hızlanarak ilerleyeceğini düşünüyorum. Bu nedenle içerik üretimine her zamankinden daha çok önem verilmeli, mümkün olduğunca kullanıcıya faydalı olacak ve orijinal olarak nitelendirilebilir içerikleri kullanmamız gerekiyor. Tabi ki bu süreçlerde yapay zekanın desteğini yok saymak hata olur 🙂
- Çalıştığımız her sektörde rekabetin günden güne çığ gibi büyüdüğünü biliyoruz. Google da bunun farkında olarak değerlendirme faktörlerini genelden özele doğru arttırıyor. 2024 yılında bazı sektörlerde yıllardır değişmeyen Top 5 sıralamaların değiştiğini hep birlikte gözlemledik. Artık marka ne kadar büyük olursa olsun, oturduğu sıralamada kalır algısının geçersiz kaldığını düşünüyorum. 2024 yılı, bu konuda 2025’de dikkat etmemiz gereken ince detaylarının çok daha fazla olacağının habercisi oldu.

2025 yılına adım attığımız şu günlerde, geçtiğimiz yıl yaptığım tahminlerin ve düşüncelerimin 2024’te nasıl karşılık bulduğuna bir göz atmak istedim.
Bazı öngörülerim beklentilerimin ötesinde güzel gelişmelere sahne olurken, bazı alanlarda düşündüğüm kadar hızlı bir ilerleme olmadı. Örneğin, Apple Vision Pro beklenen ilgiyi görmedi. Elbette bunun pek çok farklı nedeni var.
2025 ise dijital dünyanın çok daha hızlı ve köklü bir dönüşüm yaşayacağı bir yıl olacak gibi görünüyor. Bu değişim beni oldukça heyecanlandırıyor! Çünkü insanlığın hızla değişen istekleri, ihtiyaçları ve tüketim davranışları, dijital kanalların da aynı hızla evrilmesine yol açıyor.
Bu yazıda 2025 ile ilgili önemli gördüğüm konuları, kısa ve net bir şekilde “Neden, Örnek ve Biz Ne Yapabiliriz” formatında sizlerle paylaşmak istiyorum. Hazırsanız, başlayalım!
Bildiğimiz SEO’nun Yavaş Yavaş Sonuna Geliyoruz
Neden? Yapay zeka, kullanıcıların bilgiye daha hızlı, kolay ve reklamsız bir şekilde ulaşmasını sağlıyor. Gen Z’nin TikTok ve Instagram gibi platformlarda bilgi arama eğilimleri, geleneksel SEO’nun önemini azaltıyor.
Örnek: ChatGPT’nin %4,3 pazar payına ulaşması ve kullanıcıların Google yerine AI platformlarına yönelmesi. Ayrıca, TikTok’ta kişisel deneyimlere hızlı erişim, Instagram kullanıcılarının mekan, kişi, restorant için doğrudan arama yapması.
Biz Ne Yapabiliriz? SEO yatırımlarını koruyarak, aynı zamanda daha fazla video içerik üretimine odaklanmalıyız. TikTok, Instagram ve YouTube gibi platformlarda bu içeriklerimizin optimizasyonlarına devam ederek yeni arama alışkanlıklarına daha fazla uyum sağlamalıyız.
AI Agentlar Daha Fazla Hayatımıza Girecek
Neden? Türkçe’ye yapay zeka ajanları olarak çevirirsek (böyle söyleyince de komik durdu), kullanıcıların ihtiyaçlarını / taleplerini alarak, kişiselleştirilmiş çözümler / sonuçlar sunuyor. Bu durum markalar için yeni bir etkileşim alanı yaratıyor.
Örnek: OpenAI’nin geliştirdiği GPT tabanlı AI Agent’lar, kullanıcılara önerilerde bulunuyor, sorun çözüyor ve süreçleri otomatikleştiriyor.
Biz Ne Yapabiliriz? AI Agent’ları kendi platformlarımıza entegre ederek, müşterilere daha kişiselleştirilmiş deneyimler sunabiliriz. Ayrıca bu teknolojiyi müşteri hizmetlerinde kullanabiliriz.
Deneyim İçeriklerinin Önemi Giderek Artacak
Neden? Tüketiciler, ürün veya hizmetler hakkında uzun vadeli deneyimlere dayanan gerçek içerikler talep ediyor. Bu içerikler satın alma kararlarını doğrudan etkiliyor.
Örnek: “Tesla Model 3 ile 50.000 KM Sonrası” veya “Dyson Airwrap 1 Yıldan Sonra” gibi kullanıcı deneyimleri.
Biz Ne Yapabiliriz? Deneyim odaklı içerik üretimi için müşterilerimizi, influencer’larımızı veya çalışanlarımızı teşvik edecek programlar hazırlamalı ve bu içerikleri bloglar, videolar veya sosyal medya hesaplarında paylaşabiliriz. (#1YılSonraDyson)
Sanal Influencer ve Dijital Karakterlerin Yükselişi Sürecek
Neden? Sanal influencer’lar ve dijital karakterler, yaratıcı kontrolün tamamen markalarda olduğu, esnek ve dikkat çekici kampanyalar oluşturma imkanı tanıyor. Özellikle genç ve teknolojiyle iç içe kitleler için cazip bir pazarlama aracı haline geliyor.
Örnek: Lil Miquela, 2,8 milyon Instagram takipçisi ile Prada ve Calvin Klein gibi markalarla çalışarak yıllık 11 milyon doların üzerinde gelir elde ediyor. İspanyol sanal influencer Aitana López, aylık yaklaşık 10 bin euro gelir sağlıyor.
Biz Ne Yapabiliriz? Dijital karakterleri tanıtım kampanyalarımızda kullanabilir, markamızın hikayesini benzersiz ve dikkat çekici yollarla anlatmak için sanal influencer’larla iş birliği yapabiliriz.
Reklamların Üretimi İçin Ajans / İnsan İhtiyacı Ciddi Şekilde Azalacak
Neden? Yapay zeka araçları, metin, görsel ve video içerik üretiminde manuel iş yükünü önemli ölçüde azaltıyor. Bu, küçük işletmelere bile büyük bütçeler olmadan etkili reklamlar üretme şansı veriyor.
Örnek: Openai Sora, Google Veo 2, Canva AI ve Adobe Firefly gibi araçların kullanımıyla, dakikalar içinde profesyonel içerikler üretmek mümkün hale geliyor.
Biz Ne Yapabiliriz? Yapay zeka araçlarını çok daha iyi öğrenerek ve stratejik alanlara odaklanarak reklam / görsel / video üretim süreçlerimizi optimize edebiliriz. İnsan zekasını yaratıcı ve stratejik işlere yönlendirebiliriz.
Sürdürülebilir ve Ekolojik Pazarlama Daha Fazla Önem Kazanacak
Neden? Çevresel farkındalığın artmasıyla tüketiciler, çevre dostu ve sürdürülebilir markaları daha çok destekliyor. Bu yaklaşım marka sadakatini ve güvenini artırmak için kritik öneme sahip.
Örnek: Sürdürülebilir ambalajlar ve karbon ayak izini azaltan üretim süreçleri gibi uygulamalar, tüketiciler için markaların değerini artırıyor.
Biz Ne Yapabiliriz? Ürün ve hizmetlerimizin sürdürülebilirlik yönlerini vurgulayan kampanyalar tasarlayabilir ve çevresel hedeflerimizi açıkça paylaşarak tüketicilerle daha güçlü bağlar kurabiliriz.
Her Şirket Kendi Medya Şirketine Dönüşecek
Neden? Video içerik, hem tüketici etkileşimini artırmada hem de hikaye anlatımında en güçlü araçlardan biri olarak kalmaya devam ediyor. İnteraktif ve kısa formatlı videolar, modern tüketici beklentilerini karşılıyor.
Örnek: TikTok ve Instagram gibi platformlardaki kısa videolar, kullanıcı tarafından üretilen içerikler ile yüksek etkileşim sağlıyor. VR ve AR ile entegre edilen videolar ise kullanıcıya sürükleyici bir deneyim sunuyor.
Biz Ne Yapabiliriz? Kendi video içeriklerimizi üretmek için ekipman ve stratejilere yatırım yapabilir, kullanıcıları kendi hikayelerini ve deneyimlerini markamızla paylaşmaya teşvik edebiliriz.
Sosyal Sorumluluk ve Etik Yaklaşımların Önemi Artacak
Neden? Tüketiciler, toplumsal sorunlara duyarlı ve etik değerlere bağlı markaları daha çok destekliyor. Bu, marka imajını güçlendirmek için bir fırsat sunuyor.
Örnek: Toplum yararına projelere katılan markalar, tüketicilerle daha anlamlı bağlar kuruyor. Örneğin, karbon nötr hedefi olan şirketler.
Biz Ne Yapabiliriz? Toplumsal projelerde aktif rol alabilir, sosyal sorumluluk kampanyalarını öne çıkarabilir ve bu çabaları iletişim stratejilerimizin bir parçası haline getirebiliriz.
Artan Veri Güvenliği ve Gizlilik Daha Fazla Önem Kazanacak
Neden? Tüketicilerin gizlilik konusundaki hassasiyeti ve sıkılaşan düzenlemeler, markaların veri toplama ve kullanma yöntemlerini yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılıyor.
Örnek: GDPR ve benzeri yönetmeliklere uyum sağlayan şirketler, tüketici güvenini artırıyor.
Biz Ne Yapabiliriz? Veri toplama süreçlerimizi şeffaflaştırabilir, müşterilere açık ve net bilgiler sunarak güvenlerini kazanabiliriz. Aynı zamanda, gizlilik politikalarımızı düzenlemelere uygun hale getirebiliriz.
Kapanış
2025, dijital dünyanın evriminde önemli bir dönüm noktası olacak. İnsan davranışlarındaki hızlı değişimler, teknolojiyle birlikte iş yapma ve pazarlama yöntemlerimizi de köklü bir şekilde dönüştürecek.
Bu yazıda paylaştığım trendler, aslında bu büyük değişimin birer habercisi. Şirketlerin ve bireylerin bu yeniliklere hızlıca adapte olması, uzun vadede daha başarılı olmalarını sağlayacak.
Dijital pazarlama dünyasında bu hızla ilerlerken, geride kalmamak için stratejilerimizi gözden geçirmeliyiz ve trendlerle uyumlu adımlar atmalıyız.
Daha fazla bilgi ve güncel içerikler için beni X’te takip etmeyi unutmayın. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
2025’in size yenilikler ve başarılar getirmesi dileğiyle! 🙌

Deneyim Tasarımının Yapı Taşı: Yapay Zeka
Figma’dan Adobe’ye, tüm tasarım araçları yapay zeka destekli hale geliyor. Bu dönüşüm, tasarım süreçlerini hızlandırırken, tasarımcıların rolünü de yeniden tanımlıyor. Artık soru şu: Yapay zeka bir tehdit mi, yoksa tasarımcının yeni süper gücü mü?
Bu dönüşüm döneminde ayakta kalmanın anahtarı, değişime açık olmak ve yeni becerilere yatırım yapmak. UX tasarımı ölmüyor, sadece evrim geçiriyor.
Tasarımda Yeni Odak: Organizasyonel Politikalar
Tasarımcılar artık zamanlarının çoğunu toplantılarda geçiriyor. “Paydaş Analizi” ve “İş İhtiyaçları” gibi kavramlar, iyi tasarımın önüne geçiyor. Ürünler, birilerinin terfi alması için lansmanlanıyor. 2025’te başarılı olmak isteyen tasarımcılar, politik zekanın önemini kavramalı.
Tasarım Sistemleri: Standartlar Faydalı mı Zararlı mı?
Bir tasarım sisteminin başarısı, artık geliştirici deneyimi ve kod kalitesiyle değil, iş hedeflerine ulaşma hızıyla ölçülüyor. Büyük şirketler, tasarım sistemlerini ürün geliştirme süreçlerini standartlaştırmak için kullanırken, bu standartlaşma yaratıcılığı kısıtlıyor. Component kütüphaneleri gittikçe büyüyor, dokümantasyonlar karmaşıklaşıyor ve sistemler ağırlaşıyor. Bu durum, tasarımcıları sadece var olan parçaları birleştiren teknisyenlere dönüştürme riski taşıyor. 2025’te kritik soru şu olacak: Tasarım sistemleri, inovasyon için bir katalizör mi yoksa yaratıcılığın önündeki bir engel mi?
Deneyimin Yeni Boyutu: Fark Yaratma Arayışı
2025’te deneyim tasarımında farklılaşmanın yolu değişiyor. Tasarım sistemleri ve yapay zeka araçları, arayüzleri standartlaştırırken, markalar kendilerini üç temel alanda ayrıştırmaya çalışıyor:
Mikro etkileşimler ve detaylar öne çıkıyor. Küçük animasyonlar, ses tasarımı ve dokunsal geri bildirimler, dijital deneyimi zenginleştiren unsurlar haline geliyor. Apple’ın Dynamic Island’ı gibi yenilikçi etkileşim modelleri, kullanıcı arayüzlerinde yeni standartlar belirliyor.
Markanın tonu ve kişiliği, arayüz tasarımının ötesine geçiyor. Chatbot’ların yaygınlaşmasıyla birlikte, markaların dijital sesleri daha da önem kazanıyor. Kullanıcılarla kurulan duygusal bağ, teknik mükemmeliyetten daha değerli hale geliyor.
Üçüncü boyut ise topluluk ve ekosistem tasarımı. Başarılı markalar, ürünlerinin etrafında güçlü topluluklar oluşturarak rekabet avantajı yakalıyor. Discord sunucuları, sosyal özellikler ve kullanıcı içerik üretimi, deneyimin ayrılmaz parçaları haline geliyor.

Kullanıcı ve Arama Motoru Botlarına Dengeli Yaklaşım
2025 yılı, SEO stratejilerinin hem kullanıcı deneyimini hem de arama motoru botlarının ihtiyaçlarını eşit derecede önceliklendirdiği bir dönemi beraberinde getiriyor. Artık yalnızca kullanıcı odaklı ya da yalnızca botlara yönelik bir yaklaşım yerine, ikisinin kesişim noktasında bulunan dengeli bir anlayış, başarının temel anahtarı haline geliyor. Bu, SEO çalışmalarında daha stratejik ve bütünsel bir bakış açısını zorunlu kılıyor.
Kullanıcı deneyimini iyileştirmek, web sitelerinin teknik altyapısından içerik sunumuna kadar geniş bir alanı kapsıyor. Özellikle site hızının optimize edilmesi, mobil uyumluluğun sağlanması ve kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun bir içerik düzeninin oluşturulması artık olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Kullanıcıların bir siteyi kolayca gezebilmeleri ve aradıkları bilgiye hızlı bir şekilde ulaşabilmeleri, onların sitede daha uzun süre kalmasını ve dönüşüm oranlarının artmasını sağlıyor.
Ancak kullanıcı deneyimi kadar önemli bir diğer faktör de arama motoru botlarının davranışlarını ve önceliklerini anlamaktır. Botlar, bir web sitesini tararken belirli sinyallere odaklanır; bu sinyaller arasında site yapısının temiz olması, içeriklerin doğru etiketlenmesi ve hızlı yükleme süreleri gibi unsurlar bulunur. Dolayısıyla, yalnızca kullanıcıya odaklanarak botları göz ardı etmek ya da tam tersini yapmak, uzun vadeli SEO başarısını sınırlayabilir.
Siteyi 360 derece değerlendirmek, bu iki unsuru bir araya getiren bir yaklaşımla mümkündür. Teknik SEO, içerik kalitesi ve kullanıcı davranışlarını birlikte ele alarak hem arama motoru sıralamalarında üst sıralara çıkmak hem de kullanıcıların siteyle olan etkileşimlerini artırmak mümkündür. Bu yaklaşım kullanıcı memnuniyetini en üst düzeye çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda dönüşüm oranlarını da maksimize eder. 2025’te bu dengeyi sağlamak, rekabetin bir adım önüne geçmek için en etkili yol olacaktır.
SEO Text’in Gücü: Doğru Anahtar Kelimeler ve Kullanıcıyı Çeken İçerik
SEO içerikleri üretirken anahtar kelimeleri doğru belirlemek, başarılı bir stratejinin temel taşlarından biridir. Sadece yüksek hacimli anahtar kelimelere odaklanmak yerine, kullanıcı niyetini yansıtan uzun kuyruklu kelimelere de yer verilmelidir. Ayrıca başlık ve paragraf uyumu kullanıcıyı içerikte tutmanın anahtarıdır. Okuyucunun dikkatini çekmek için içerikteki kritik bilgiler doğru bir şekilde boldlanmalı ve boldlanan alanlarda anahtar kelimeler mutlaka yer almalıdır. Bu, hem kullanıcılar hem de arama motoru botları için önemli noktaların vurgulanmasını sağlar.
SEO içeriğinde cümlelerin sebep-sonuç ilişkisiyle yapılandırılması ve net bir dil kullanılması da son derece önemlidir. Net cümleler, kullanıcıların bilgiye kolayca erişmesini sağlarken, Google’ın zengin sonuçlarında içeriklerin görünme ihtimalini artırır. Örneğin, “iPhone 16’nın satış fiyatı xx TL’dir.” gibi açıklayıcı ifadeler hem okuyucunun beklentisini karşılar hem de arama motorları tarafından değerli bulunur.
Kaliteli ve optimize edilmiş içerikler oluşturmak, yalnızca mevcut SEO ihtiyaçlarını karşılamakla kalmaz, aynı zamanda yakın zamanın önemli teknolojilerinden biri olan AI Overviews’a da güçlü bir hazırlık sağlar. Böylece içerikleriniz, gelişen yapay zeka tabanlı arama deneyimlerine uyumlu hale gelerek daha geniş kitlelere ulaşabilir.
Unutulmamalıdır ki 2025 yılında kazanan içerikler, hem okuyucuya değer sunan hem de teknik olarak optimize edilmiş içerikler olacaktır.
Cannibalization’ı Önleyerek Doğru Sayfaları Oluşturmak
2025’te SEO stratejilerinde, arama niyetini doğru anlamak ve SERP analizleriyle ilerlemek her zamankinden daha önemli hale geliyor. Ancak bu süreçte, uzun kuyruklu anahtar kelimelerle sayfa oluştururken dikkat edilmesi gereken kritik bir detay var: keyword cannibalization. Aynı veya benzer anahtar kelimeler için birden fazla sayfa oluşturmak, hem kullanıcı deneyimini zedeler hem de arama motorları tarafından sayfalarınızın birbiriyle rekabet etmesine yol açar.
Cannibalization’ı önlemek için öncelikle hedef anahtar kelimelerin ve kullanıcı niyetinin detaylı bir şekilde analiz edilmesi gerekiyor. Uzun kuyruklu kelimeler, genellikle daha spesifik arama niyetlerini yansıttığı için, bu kelimelerle oluşturulacak içeriklerin net bir stratejiyle planlanması şarttır. Bu aşamada SERP analizi yapmak, rakiplerin aynı kelimeler için nasıl bir strateji izlediğini anlamak ve bu doğrultuda içerik planlaması yapmak önemlidir. Hangi kelimelerin farklı sayfalar yerine tek bir çatı altında toplanması gerektiğini belirlemek, arama motorlarında daha güçlü bir sıralama elde etmek için kritik bir adımdır.
Manuel analiz, bu sürecin temel taşıdır. Uzun kuyruklu anahtar kelimelerden SERP’te hangi sonuçların öne çıktığını inceleyerek, sayfalarınızı kullanıcı niyetine en uygun şekilde yapılandırabilirsiniz. Bu analiz sonucunda, birbirini tekrarlayan ya da benzer sorgular için gereksiz sayfa oluşturmak yerine, kullanıcıya kapsamlı bir deneyim sunan tek ve güçlü bir sayfa oluşturmak mümkündür.
Doğru bir yapılandırma, hem arama motorlarının içeriğinizi anlamasını kolaylaştırır hem de kullanıcıların ihtiyaçlarına doğrudan cevap verir. Böylece, aynı kelimelerle birden fazla sayfa oluşturup cannibalization yaşamaktan kaçınarak, hem SERP performansınızı iyileştirir hem de sürdürülebilir bir trafik artışı sağlarsınız.
Son Sözler: SEO’da Başarının Altın Kuralları
SEO’da başarı, yalnızca iyi bir strateji oluşturmakla değil, bu stratejiyi etkin bir şekilde uygulamakla mümkündür. Bu noktada task yönetimi, önceliklendirme ve kalite odaklı çalışma alışkanlıkları ön plana çıkar.
Tasklerin etkili bir şekilde önceliklendirilmesi, sınırlı kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını sağlar. Özellikle site performansını doğrudan etkileyen işlere odaklanmak, zamandan tasarruf ederken maksimum etki yaratmayı mümkün kılar.
Hızlı çözüm üretmek, SEO’nun sürekli değişen dinamiklerine ayak uydurmak açısından önemlidir. Ancak hız, kaliteyi gölgede bırakmamalıdır. Her işte kaliteyi üst düzeyde tutmak, sadece kısa vadeli başarılar değil, uzun vadeli güvenilirlik ve rekabet avantajı sağlar.
SEO süreçlerinde detaylara gösterilen özen ve kaliteli iş üretme alışkanlığı, sürdürülebilir bir başarı için en güçlü temeldir. 2025’te kazananlar, yalnızca teknik açıdan değil kullanıcı odaklı yaklaşımıyla da fark yaratacaktır.

Dünyanın jeopolitik dalgalanmaları, teknolojinin inanılmaz değişimi ve pazarın sürekli daha fazlasını talep ettiği bugünlerde, öznel olarak, yani Özgür gözüyle geleceği nasıl gördüğüm üzerine kısa kısa manşetler atmak istiyorum. Manşet atmak bir yandan tehlikeli, çünkü bolca genelleme ve bolca abartı içerir. Öte yandan manşetler faydalı çünkü bilgi patlaması dünyasında çağrışımı olmayan, akla kanca atmayan şeyleri kullanma ihtimalimiz yok gibi.
Yeniler… bülteninin okuyucuları, geçen sene attığım trend manşetlerini de hatırlayacaktır. İnsan yapımı tarihlendirmelerin, trendlerin umrunda olmadığını düşünürsek, bu seneki manşetleri de, geçen seneki manşetlerimizin devamı olarak düşünebilirsiniz.
Dünyamız
Ne oldum dememeli, ne olacağım da dememeli, ne oluyoruz demeli
- Düz bir yolda yürürken ufka bakarak yürüyebiliriz ancak engebeli patikada yürürken odağınız ayağınızı bastığınız yerde olmalı. Bu zamanlar, daha çok bu engebeli patika yolda yürümek gibi.
- Patika yolda yanlış bir taşa bastığın zaman ayağını burkma ihtimalin gibi, bugün olmakta olan şeylere vereceğin yanlış tepki (yanıt) işinde sakatlıklara sebep olacak.
- Bu yüzden “ne olacağız” demeden önce “ne oluyoruz” “olanlara doğru yanıt vererek, olacak olanlarda yer alabilecek miyim?” diye sormalı.
Gergedanlar zamanı
- Senaryo planlamasında, gergedanlar, sürprizler (sinyalleri görülebilir olduğu düşünülse de) olarak kullanılıyor.
- Büyük sürprizlerin yani gergedanların zamanındayız.
- Büyük resimde, sürprizlere ve karşıt stratejilere oynamak için daha elverişli dünya.
- Her şey iyi giderken bir anda beklenmeyen olaylar ve hamlelerle karşılaşacağız.
Çok kutuplu dünyanın, çok kutuplu markaları olur.
- Büyük resimde, dünyanın çok kutuplu hale gelmesi, markalar için sadece ağırlık merkezini değiştirme anlamına gelmez. Dünyanın çok kutuplaşması sadece ağırlık noktası düzenleme işi değildir.
- Dünya çok kutuplu hale geldikçe, işin ve markanın kendisi de çok kutuplu olmalı. Yeniler bülteninde daha detaylı yazımı okumak isterseniz link
Filler tepişirken kimileri ezilir, kimileri serpilir.
- Dünyada büyük güçlerin ve ittifakların hareketlendiği, tepiştiği, ticaret, teknoloji ve askeri cephede savaştığı bir dönemdeyiz.
- Filler tepişirken, kimi çimenler ezilir ancak kimi bitkiler için de serpilme (tohumlarını yayma, toprağın çapalanması) fırsatıdır.
- Trump dönemi ile hızlanacak ticaret savaşları ve büyük güçlerin savaşları arasında ezilmemek için şirketler proaktif oyuncu olma kararını vermelidir.
Markalar
Allah, Markamı CEO’mdan korusun
- Sosyal medya algoritmaları, kutuplaşmayı, sert duyguları ve abartıları destekliyor. Bu iklim, populist karakterlerin her boyutta yükselmesi için zemin hazırladı.
- Popülist karakterler her yerde olacak da CEO’lar dünyasında olmayacak mı? Fazlasıyla olacak.
- Çehov’un “Eğer ilk sahnede tüfek varsa, oyunun sonunda mutlaka patlar” sözü gibi, sosyal medyada bolca bulunan ve sosyal medyada bulundukça ister istemez popülistleşen CEO’lar eninde sonunda patlayacak. (Burada CEO’lar sosyal medya kullanmasın demiyorum.)
Marka dediğin insana iyi gelmeli.
- Deneyim tasarımında odağımız, servis sürecimizin her aşamasında müşterilerimize tam istedikleri gibi kolaylıkla ve etkileyici olarak servis sunmak olarak düşünürüz.
- Bence yeni odak, deneyimin her aşamasında, insanları fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak iyileştirmek ve onlara enerji vermektir.
- Yapay zeka teknolojilerinin yapamadığı şeylerin değeri ve önemi artacak
- Terapist marka olmak üzerine, yeniler bültenindeki yazımıza tekrar. göz atabilirsiniz
Her şeye bir kulp takmak gerek
- Bir şeyin kulplu olması, onu bağlanılabilir hale getirir. Kolay tutulur, Kolay taşınır ve başka şeylerle kolay biraraya gelir. Şeylerdeki kulplar gibi markalarda veya tasarımlarımızda da kulplar takmalıyız.
- Markanızın değeri, onun bağlanabilirliği, kolay entegre olabilmesi, bol sayıda tarifin içinde yer almasına bağlıdır.
- Ne kadar çok ve çeşitli kulpunuz varsa, yaşam ağlarına o kadar bağlanma şansınız var. Kulpun sizin dünyanızdaki karşılığı, AP’leriniz, fikir platformlarınız, geribildirim kanallarınız, iş birliği yapabilme şekilleriniz ve gerçekten kulplarınızı düşünebilirsiniz.
Her marka hayata karışmak için vardır.
- Pazarlama, pazarlamanın bittiği yerden başlıyor. Yani, pazarlama, geleneksel tanımıyla, bizimle müşterimiz arasında bir dans değil; müşterimizin yaşamına karışmamız, bizimle neler yaptığı ve hayatlarının akışında nasıl bir rol aldığımızdır.
- Sizinle birlikte yapılabilecekler, sizin yapabileceklerinizden daha büyüktür. Nutella’nın “Nutella’lı tarifleri” gibi siz de sizin dahil olduğunuz tariflerin peşinde olun. Sizli tarifleri keşfedin ve büyütün.
- Hayata karışan markalar üzerine yeniler bültenindeki iki yazıma gözatabilirsiniz. Link ve link.
İnsanlar
Kiminin parası, kiminin yeni parası.
- Dünyada servet küçük bir kesimde toplanırken, gençlerin geleneksel servet unsurlarına ulaşma umutları kaybolmuşken bence bir kırılım yaşanacak.
- Parasal değerler nihayetinde insanların ona inanması ve onu umut etmesiyle değerini koruyor. Para kazanma umudu azaldıkça, insanlar yeni parasal değerlerin arayışında olacak.
- Şınav çektiğin kadar indirim kazanmak (çok basit bir uygulaması), freelance ekonomisi, mini girişimcilik, sosyal medya izlenmeleri vb. yeni parasal değerler olacak.
Dijital ikizlik doğdu, insanlık bozuldu
- İnsan davranışları, izlendiğini bildiği bir ortamda bile değişiyor. Tek başınayken, toplum içindeyken veya kamerayla izlendiğiniz zamanlardaki sizin davranışlarınız farklı farklıdır.
- Satranç oynarken tahmin edilebilir olmak istemezsiniz. Dijital ikizinizin olması sizi tahmin edilebilir yapar.
- Yakın gelecekte, dijital ikizimi belki kiraya verdiğim, “Biri bizi gözetliyor” gibi, “biri bizi yaşıyor” gibi konseptler neden olmasın.
İki bakkal aynı şeyi satıyorsa, sana en çok dopamin verenden al.
- Bu senenin kelimesi “brain rot” tu. Yani beyinlerin erimesi. Kolay Dopamin’e nefes gibi bağımlıyız. Dopamin öyle bir şey ki, gitgide daha fazlasını talep edersin
- Temu gibi internet sitelerine bakarsanız, onların dopamin işinde olduğunu görürsünüz. Çekilişler, surprizler, özel fiyatlar, konfetiler vb. uygulamanın her yerindedir.
- Dopamin musluklarının daha da açılacağı dönemdeyiz. “İşinizi Acun gibi yönetin” yazım da bu konuda bir perspektif sağlayacaktır.
Kötü günler bitti, şimdi nasıl günlerin geleceği bana bağlı
- Pandemi, sonrasında gelen ekonomik kriz ve savaşları bir küresel travma olarak görürsek ve travmanın aşamalarını düşündüğümüzde, kızgınlık aşamasından kabullenme aşamasına doğru ilerlediğimizi düşünüyorum.
- Sosyal medyada, Avrupa market fiyatlarını paylaştığınız zaman eskiden daha çok ilgi çeker ve insanların kızgınlığını arttırırdı. Şimdi, bu videoları paylaşanlara “tamam anladık, ne diye paylaşıyorsun” gibi yorumlar yapılıyor.
- Kabullenme aşamasının gelmesi, insanların, evde yeni deneyimler tasarlaması, paylaşım ekonomisinin yükselmesi, kendin yap, ikinci ele yeni gözle bakmak gibi alışkanlıkları getirecek.
- LCW, defacto gibi markalar bu aralıkta sınıf atlama fırsatı var.
Yapay zeka
Beynime çip takacaklar diye beklerken, beynimi çipe taktılar
- Yapay zeka deyince ilk aklımıza gelen beynimize çip takılacak ve süper insan olacak olmamızdır. Ancak, bunu beklerken OpenAI’ın gerçek zamanlı video işleme özelliği ile beynimiz çiplere takılmış gibi oldu.
- Gerçek zamanlı video işleme özelliği sayesinde, yapay zeka, canlı video yayınını gerçek zamanlı (gerçek zamana yakın) olarak işleyip zeka üretebiliyor.
- Bu teknoloji sayesinde yapay zeka ekranlarımızdan çıkacak ve yaşamımıza karışacak. Hemen her yaptığımız şeyi, sporumuzu, seyahatimizi, görüşmelerimizi yenileme şansına sahip. Bir çok yeni girişim bu alanda kurulacak, bir çok girişim bu teknolojiye yenildiği için batacak.
Arkadaşım Yapay Zeka. Markaların Gözleri Çıkacak.
- Markaları bir nesne (kullandığımız, tükettiğimiz bir şey) yerine, bir özne olarak göreceğiz. Markalar, yapay zeka platformları üzerinde servis vermeye başladıkça ve markaların yapay zeka arayüzleri oldukça, bizler, markaları da yapay zekayı gördüğümüz gibi birer arkadaş olarak göreceğiz. Başka bir deyişle, bu da marka logoların gözlerinin çıkması anlamına geliyor. Çünkü gözü olan şeyleri bizler arkadaş olarak algılıyoruz. Bu konudaki yazımı okumak için : link
- Bugünün sanal influencerları yarının büyük markaları olacak.
Robotlar velinimetimizdir.
- Robotlar (algoritmalar, yapay zekalar) bizi bizden daha iyi tanıdığı anda, bizler bir nevi çocuk haline dönüşeceğız. Ebeveynlerimiz robotlar olacak. Robotlara güvenecek ve robotların bizim için en iyi tercih yapmasına bel bağlayacağız.
- Bu durumda pazarlama gözüyle, müşteri tanımımız değişiyor. Karar verici biz değil de robotlar olacaksa, bu durumda velinimetimiz robotlar haline geliyor. Bir çok şirketin algoritmalara, robotlara ve yapay zeka sistemlerine dağıtım ve pazarlama yaptığı alternatif dağıtım kanalları kurmaya ihtiyacı doğacak.
- Bu konudaki yazımı okumak isterseniz: link
Surreal Markalar
- Eskiden, markamızın başlangıç noktası olarak, “çiftlikten sofraya” “tarladan sofraya” gibi kavramlar kullanırdık. Şimdi, markamızın başlangıç noktası “hayal gücü” halini geldi. Hayal ettiğin şeyleri, yapay zeka ve teknolojileri ile ürünleştirmek mümkün hale geliyor. Hayal gücü sınırsız, markalar da sınırsızlaşma yolunda.
- Yapay zekanın sınırsız dünyasında zaman geçiren insanlar, sonra gerçek hayatta sizin ürünlerinize bakıp sıkılacaklardır. Markalar da, yapay zekanın sunduğu estetik dil gibi surreal hale dönüşecek.
- Fotoğraf makinesi icat olmadan önce resim, bir şeyi olabildiğince gerçekci şekilde resmetmeyi hedeflerdi. Fotoğraf makinesi ile birlikte resmin bu misyonu anlamını yitirdi. Tıpkı günümüzde yapay zeka ile karşılaşan insan üretimi içerikler gibi. Ancak, fotoğraf makinesi ile birlikte resim sanatı ölmedi. Resim sanatı soyutlaştı, surrealleşti farklı anlatım dillerine dönüştü. Tıpkı bugünden sonra bizlerin dönüşmesi gereken yol gibi. Surreal pazarlama üzerine yazımı okumak isterseniz: link
Herkese ilham verici ve birlikte daha iyi bir gelecek yarattığımız bir sene diliyorum. Yeniler… bülteninde güzel bir yıl geçirdiğimiz için yorumlarınız, zenginleştirmeleriniz ve buradaki fikirlere alev olduğunuz için çok teşekkür ederim. Yeni yılda da bolca buluşmak üzere…

2025 Yılında Pazarlama Bütçeleri ve Stratejileri: Geleceğe Hazırlıklı Olun
2025 yılı, pazarlama dünyasında devrim niteliğinde değişimlerin yaşanacağı bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Teknolojik yenilikler, tüketici davranışlarındaki evrim ve ekonomik dalgalanmalar, yeni çağa ayak uydurmak isteyen pazarlama liderlerini yeni yaklaşımlar benimsemeye zorluyor. Bu yazıda 2025 yılında pazarlama stratejilerini şekillendirecek önemli trendler ve yaklaşımları inceleyeceğiz.
Pazarlama Bütçelerinde Optimizasyon ve Stratejik Planlama
2025 itibariyle pazarlama bütçelerinin şirket gelirlerine oranı düşüş gösteriyor. Araştırmalara göre, pazarlama harcamalarının toplam gelire oranı %6’dan %4’e gerilemiş durumda. Bu durum, “daha azla daha fazlasını yapma” dönemine girişi simgeliyor. Ancak bu bir engel olmaktan çok, yenilikçi stratejiler geliştirme fırsatı olarak görülmeli.
Adımlar:
Dijital Medya Stratejilerini Güzden Geçirin: Reklam harcamalarının verimliliğini artıracak yollar bulun. Sosyal medya, arama motoru reklamları ve dijital görüntülü reklamlarda hedef odaklı yaklaşımlar benimseyin.
Yapay Zeka ile Verimlilik: Jeneratif yapay zeka teknolojilerinden faydalanarak, daha az kaynakla etkili kampanyalar yürütün.
Somut Değer Yaratan Projelere Odaklanın: Kaynaklarınızın en çok geri dönüsü sağlayacağı alanlara yönelin.
Sektörlere Özel Stratejiler
Perakende Sektörü: Müşteri Deneyimine Odaklanma
Omnichannel Yaklaşım: Fiziksel ve dijital kanalları entegre ederek sorunsuz bir müşteri deneyimi sunun.
Kişiselleştirme: Veri analitiğini kullanarak müşteri davranışlarını anlamlandırın ve kişisel teklifler oluşturun.
Sadakat Programları: Sadakat programları ile müşterilerin markanıza bağlılığını artırın.
Konaklama Sektörü: Dijital Dönüşüm ve Sosyal Kanıt
SEO ve SEM: Hizmetlerin çevrimiçi görünürlüğünü artıracak stratejiler uygulayın. Organik aramalarda daha ön plana çıkmak için özgün ve değerli içeriklere yatırım yapın.
Sosyal Kanıt: Araştırmalar, tüketicilerin %87’sinin olumlu müşteri yorumlarına güvenerek karar verdiğini gösteriyor. Müşteri yorumlarını optimize ederek marka güvenilirliğini artırın.
Mobil Uyumluluk: Mobil cihazlarda kusursuz bir deneyim sunarak rezervasyon süreçlerini kolaylaştırın.
B2B Pazarlama: Çözüm Odaklı Yaklaşımlar
Hedefli Kampanyalar: Veri odaklı hedefleme ve segmentasyon ile büyük şirketlerden küçük işletmelere kadar özelleştirilmiş kampanyalar yürütün.
Eğitim Odaklı İçerik: Beyaz belgeler, teknik bloglar ve web seminerleri ile bilgi liderliğinizi oluşturun.
Yapay Zeka ve Teknolojinin Dönüştürücü Gücü
Yapay zeka, pazarlama stratejilerimizin temel unsurlarından biri haline geliyor.
Dinamik Yaratıcı Motorlar: AI, yaratıcılık ve yenilikçi kampanyalar oluşturma süreçlerinde etkin bir aracı dönüşüyor.
Analitik ve Otomasyon: Veri analizi ve karar verme süreçlerini hızlandırarak stratejik avantaj sağlıyor.
Etik Veri Kullanımı: Veri gizliliği ve etik yaklaşımları benimseyerek müşteri güvenini artırın.
Sosyal Medyanın Keşif Ticareti Dönüşümü
Sosyal medya, keşif ticareti olarak adlandırılan yeni bir modelin merkezi haline geldi. Tüketicilerin %70’i, sosyal medya platformlarında keşfettikleri ürünleri satın aldıklarını belirtiyor. Bu eşsiz dönüşüm markaların yaratıcı stratejiler geliştirmesi için çok önemli bir fırsat sunuyor.
Sosyal Ticaret: Instagram ve TikTok gibi platformlarda alışveriş entegrasyonları ile tüketicilere kolay alışveriş deneyimi sunun.
Kısa Formatlı Videolar: Tüketicilerin dikkatini çekmek ve keşif aşamasında fark yaratmak için etkili videolar oluşturun.
Liderliğin Yeniden Tanımlanması
Bir CMO olarak, bu yenilikçi dönemde liderlik rolümüzü yeniden tanımlamak önemli.
Ekipleri Adapte Etme: Yeni şartlara ayak uydurmak için ekiplerinizi eğitin ve motive edin.
Stratejik İş Birlikleri: Ajanslarla daha yakın iş birlikleri geliştirerek teknoloji ve veri kullanımında uzmanlıktan faydalanın.
Sonuç: Geleceğe Hazırlıklı Olun
2025 yılı, pazarlama dünyasında hem zorluklar hem de fırsatlarla dolu olacak. Değişen tüketici davranışları, yeni teknolojiler ve sosyal medyanın keşif ticaretine olan dönüşümü, markaların öne çıkması için benzersiz imkanlar sunuyor. Organik arama motorlarındaki varlığınızı artırarak ve yeniliklere açık bir yaklaşımla, bütçe kısıtlamalarını avantaja çevirebilir ve 2025 yılını bir dönüşüm yılı haline getirebilirsiniz.

En keyif aldığım şeylerden biri, yıl sonu geldiğinde, bir sonraki yıl için çıkan trend raporlarını incelemek, notlar almak, ek araştırmalar yapmak.
Neredeyse 10 yıldır, her yıl heyecanla aralık ayını bekliyorum, sonra da günlerce sayfalar arasında kayboluyorum.
2025’i şekillendirecek trendleri ve devrim niteliğindeki değişimleri, incelediğim yüze yakın rapor üzerinden özetledim. Yapay zekanın durdurulamaz yükselişinden küresel güç dengelerindeki kaymalara, değişen tüketici alışkanlıklarından işletmeler için yepyeni fırsatlara kadar her şey var.
2025 için Öne Çıkan Trendler ve Konseptler
2025’in manzarası netleşiyor: Cesur teknolojik atılımlar, insana odaklı düşünme ve keskin stratejik öngörüler, sürekli değişen bu dünyada yön bulmanın anahtarı olacak.
Yapay Zeka ve Teknoloji
- Yapay Zeka Yaygınlaşma Hızı Artacak:
Sağlık, perakende ve üretim gibi birçok sektörde yapay zeka kullanımı hızla artıyor. İçerik üretimi, veri analizi ve müşteri hizmetleri gibi görevlerde aktif rol oynayan yapay zeka, artık daha pratik çözümler sunuyor ve mevcut sistemlerle daha iyi entegre oluyor. - Multimodal Yapay Zeka Tercih Edilecek:
Metin, görsel, ses ve mekânsal veriyi aynı anda işleyebilen yapay zeka araçları geliştiriliyor. Bu sayede daha derin analizler yapılabiliyor ve daha yaratıcı uygulamalar ortaya çıkıyor. - Küçük Ama İşlevsel Yapay Zeka Modelleri Revaçta Olacak:
Dev dil modellerine (LLM) bağımlı kalmak yerine, şirketler artık özel görevler için tasarlanmış küçük yapay zeka modellerini tercih ediyor. Bu modeller daha verimli, özelleştirilebilir ve maliyet açısından daha avantajlı. - Yapay Zeka Asistanları (Agentic AI) “Yazılım” Kavramı Yerine Geçecek:
Kullanıcı tercihlerini anlayarak proaktif görevler gerçekleştiren, bağlama duyarlı yapay zeka sistemlerine olan ilgi artıyor. Bu yapılar kullanıcıdan bağımsız hareket edebilen “akıllı asistanlar” gibi düşünülebilir. - Veri, Günümüzün Fosil Yakıtı:
Kaliteli ve iyi yönetilen veri, etkili yapay zeka uygulamaları için kritik. Bu nedenle veri entegrasyonunun, yönetiminin ve standartlarının sağlanması büyük önem taşıyor. Ama fosil yakıtlarda olduğu gibi, verinin de bittiği bir yer var. Bu da yapay zeka önündeki en büyük engel olarak görülüyor. - Yapay Zeka Daha Yaratıcı Olacak:
Beyin fırtınası yapmak, içerik üretmek, sunum hazırlamak ve özet çıkarmak gibi yaratıcı süreçlerde yapay zeka araçlarının desteği artıyor. - Mekânsal Bilişim (Spatial Computing) “Gerçek”le Karışacak:
Mekânsal bilişim, oyunlardan perakendeye kadar birçok alanda yaygınlaşıyor. Verinin mekânsal ve ticari bağlamlarda entegrasyonu zorluk yaratıyor, ancak yapay zeka bu uçurumu kapatmada büyük rol oynuyor. - Açık Kaynak Yapay Zeka Modelleri Gelişim Hızını Arttıracak:
Açık kaynak yapay zeka modelleri daha popüler hale geliyor. Bu sayede şirketler bu modelleri özelleştirebiliyor ve topluluk desteğiyle geliştirebiliyor.
İnsana Özgü Deneyimler
- Gerçeklik ve İnsani Dokunuş Arayışı Artacak:
Yapay zeka ile üretilmiş içeriklerin yaygınlaşmasıyla, insanlar artık daha “gerçek” deneyimlere ihtiyaç duyuyor. Mizah, empati ve kültürel incelikler gibi insani özellikler ön plana çıkıyor. - Nostalji Dalgası Daha da Yükselecek:
Geçmişe duyulan özlem yükseliyor. İnsanlar, nostaljik deneyimlerle rahatlık ve bağ kurmayı arzuluyor. Markalar, retro tasarımlar ve nostalji temalı kampanyalarla bu trende ayak uyduruyor. - Kişiselleştirilmiş Deneyimler Artacak:
Artık tüketiciler, ürün ve hizmetlerin kişisel tercihlerine göre uyarlanmasını bekliyor. Markalar, bireysel ihtiyaçlara özel deneyimler sunarak müşteri bağlılığını artırıyor. - Seç-İzle-Değerlendir (Kürasyon) Değerlenecek:
Seçeneklerin çokluğu insanları bunaltıyor. Bu yüzden, markalar “seçici küratör” rolünü üstlenip, kullanıcılara filtrelenmiş, kaliteli içerikler sunuyor. - Topluluk ve Bağlanma Yoksunluğu:
İnsanlar, hem çevrimiçi hem de yüz yüze paylaşılan deneyimlerle topluluk hissi arıyor. Markalar, insanları bir araya getiren etkinlikler ve topluluk platformları tasarlıyor. - Kuşaklar Arası İçeriğe Odaklanılacak:
Kuşaklar arasındaki çizgiler bulanıklaşıyor. Artık Z Kuşağı ile X Kuşağı aynı diziyi izleyip aynı müziği dinleyebiliyor. Bu da markalara daha geniş kitlelere hitap etme fırsatı sunuyor.
İş Dünyası ve Pazarlama
- Stratejik Ortaklıklar Artacak:
Şirketler, yeni ürün ve hizmetler geliştirmek, IP (fikri mülkiyet) paylaşımı yapmak ve yetenek değişimi sağlamak için stratejik iş birlikleri kuruyor. - Perakende ve Medya Birbirinin İçine Geçecek:
Perakende ve medya dünyası birleşiyor. Perakendeciler, reklam ağları kurarak, hem müşteri verilerini kullanıyor hem de medya platformu gibi hareket ediyor. - Çeviklik ve Uyum Yeteneği Fark Yaratacak:
Değişen trendlere ayak uydurabilen şirketler öne çıkıyor. Bu, iş modellerini esnekleştirmek ve ekip içinde yenilikçiliği teşvik etmek anlamına geliyor. - Veriye Dayalı Karar Verme Alışkanlıkları Artacak:
Pazarlamacılar, daha bilinçli kararlar almak ve kampanyaları kişiselleştirmek için veri ve içgörülere daha fazla güveniyor. - Verimlilik ve Değer Sağlamaya Odaklanılacak:
Markalar, süreçleri optimize etme, maliyetleri düşürme ve dijital ekosistemleri sadeleştirme yoluna gidiyor. - Yerel Kültürlere Adapte Olabilen Stratejiler Kazanacak:
Markalar, küresel stratejileri yerel pazarın ihtiyaçlarına göre uyarlamalı. Kültürel farklılıkları anlamak, başarılı kampanyalar için kritik önemde. - Sürdürülebilirlik Çağrıları Artacak:
Sürdürülebilir ürünler ve hizmetler sunmak artık bir tercih değil, zorunluluk. Geri dönüştürülebilir malzemeler kullanmak ve atıkları azaltmak, markalar için bir avantaj haline geliyor. - Müşteri ile Uzun Soluklu İlişkiler Tasarlanacak:
İşletmeler, tek seferlik satış yerine, uzun vadeli müşteri ilişkileri kurmaya odaklanıyor. Bu, müşteri sadakatini artırmanın en etkili yollarından biri. - Sonsuz İçerik Okyanusu Boğucu Hale Gelecek:
Markalar, SEO ve pazarlama stratejilerini optimize etmek için yapay zeka destekli içerik üretimine yöneliyor. Bu da sayıca fazla içeriğin değerini ve sindirilmesini azaltacak.
Toplumsal ve Küresel Trendler
- Parçalanmış bir Dünya:
Dünya, çok merkezli bir yapıya geçiyor. Uluslararası iş birliğini zorlaştıran, çıkar çatışmalarının arttığı bir döneme giriyoruz. - Artan Gerilimler:
Kaynaklar, etki ve değerler için küresel rekabet artıyor. Stratejik rekabetler, ticaret, teknoloji ve yatırım etrafında şekilleniyor. - İş Birliği İhtiyacı:
Parçalanmaya rağmen, küresel sorunları çözmek için iş birliğine duyulan ihtiyaç büyüyor. Kamu-özel sektör ortaklıkları ve uluslararası iş birlikleri ön planda.
Genel İlkeler
- Disiplinler Arası Düşünebilme, Yeni Derinlik:
Uzmanlaşmanın yerini, sektörler ve teknolojiler arasında kesişimler bulma becerisi alıyor. - Belirsizliğe Alışın:
Belirsizlik, yenilik ve olasılıklar için bir fırsat kaynağı olarak görülüyor. - Net Big Amaçla Hareket Edin:
Sadece trendlere kapılmaktan ziyade, amaç ve değerlerle hareket eden markalar fark yaratacak.
2025, gerçekten de hem zorlukları hem de fırsatları beraberinde getiriyor.
Teknolojik gelişmeler, insani deneyimler ve iş dünyasındaki yeni yaklaşımlar, markalar ve bireyler için güçlü dönüşüm fırsatları sunuyor.
Bu trendleri takip etmek, bir adım önde olmak isteyen herkes için kritik önem taşıyor.

2024 yılı, şirket yöneticilerinin teknolojik gelişimi takip ederek, yapay zeka çözümlerini operasyonel sistemlerine entegre etme odağında oldukça dikkat dağıtıcı bir seneydi. Onlarca startup yenilikçi çözümlerini test etmek için şirketlerin kapısını çalarken, yöneticiler belki de ilk defa hızlı davranıp karar almak durumundaydı. Sessiz kalırlarsa treni kaçıracaklar korkusu bir yandan, alacakları hatalı kararlar sonrasında oluşabilecek aksaklıkların oluşturacağı verimsizlik diğer yandan stres unsuru oluşturuyordu. Neyse ki çok geçmeden şirket yöneticileri de yapay zekanın sınırlarını anlamaya, hangi çözümlerin gerçek ve kalıcı, hangilerinin geçici bir heves olduğunu anlamaya başladılar.
Bir başka deyişle, 2024 yılı şirketlerin gelişen teknolojiyi değerlendirmek için bol bol içgörü topladığı bir sene oldu.
2025 yılında ise daha cesur kararlar alınacağını tahmin ediyorum. Özellikle uzmanlık alanım olan veri analiz projelerine daha fazla şirketin yatırım yaptığı, heybooster gibi algoritma destekli veri analiz tool’ları kullandığını göreceğiz. Bu sayede daha fazla veriyi daha kısa sürede analiz edebilme yeteneğine sahip olan şirketler, artan verimliliğin cirolara olumlu yansımasını görerek, elde ettikleri başarılı sonuçların getirdiği güven ile yenilikçi teknolojilere yatırımlarını artıracaklar.
Özetle; şirketlerin teknoloji adaptasyonu arttıkça, teknoloji geliştiren diğer şirketlerin de pazardaki payı artmaya, ekosisteme büyümeye devam edecek.
Türkiye odağında değerlendirecek olursak ise, oldukça zor bir seneyi geride bıraktık. Üzülerek görüyoruz ki, daralan ekonomi uzman adaylarının hızlı para kazanmak için kısa yollara sapmasına sebep oluyor. Katma değeri yüksek alanlarda uzmanlaşmaya çalışmak yerine günü geçiştirecek hizmetlerle vakit kaybediyorlar. Umarım 2025 yılı global fırsatlara gözümüzün açıldığı, ekosistemin birbirini besleyerek büyüttüğü verimli bir yıl olur.

Dijital pazarlama ekosisteminin insan merkezli yaklaşımını korumaya devam edeceğini geçen sene konuşmuştuk, bu çok değişmeyecek, ancak bu kez ilgi odağımız daha da derinleşecek. Kişiselleştirmeyi, güveni ve bütünsel deneyimi çok önemsiyoruz. Tüketiciler olarak da marka-müşteri ilişkisi içerisinde hissetmekten çok marka veya ürünleri içselleştirmek ve hikayemizin bir parçası yapmak istiyoruz.
2024’te temel yaklaşımımız kullanıcı odaklılıktı. 2025’e gelindiğinde, bu odak bir “kullanıcı ekosistemi” yaratma stratejisine dönüşüyor. Marka deneyimi, web sitesi ya da mobil app sınırlarını aşıp, tüketicinin hayatının bir parçası haline geliyor. Burada yapay zeka dememek olmaz, ama yapay zekayı araç olarak görmek de olmaz. Artık müşteriye özel tavsiyeler veren, görsel-işitsel analitiklerle kullanıcıları daha iyi anlayan, hatta yaratıcı içerik üretiminde de destek sunan bir “yapay zeka asistanı”ndan bahsediyoruz. Dijital kanallardaki arama barlarının chatgpt benzeri bir yardımcı olacağını tahmin ediyoruz.
E-ticaretteki en büyük sorunlardan biri ürüne dokunamayışımız, üstümüzde nasıl duracağını bilmeyişimiz veya evdeki o alana sığıp sığmayacağını bilmeyişimiz. Modern toplumda zaman giderek azalıyor, bu az zamanda doğru ürünü bulup, hızlıca sahip olmak istiyoruz. Bunun için de kullanıcı deneyimlerinde çeşitlilik ve esneklik çok önemli hale geliyor. Sesli arama, görsel tanıma, 3D görsel, her ne kadar ülkemizde çok yaygın olmasa da AR ve VR teknolojileri, tüketici deneyimini zenginleştiriyor ve satın alma kararlarına ciddi etki ediyorlar. Bu teknolojiler, alışverişten müşteri hizmetlerine kadar her aşamada kişisel temas noktaları yaratıyor. Artık kullanıcı, markayla tek taraflı bir iletişim kurmaktan çok bir etkileşim içerisinde olmak istiyor. Evine yaptıracağı boyanın renginin duvarda nasıl göründüğünden tutun, almayı düşündüğü gözlüğün, ayakkabının onda nasıl duracağına kadar teknolojinin hayatı kolaylaştırması hem şaşırtıcı hem de müthiş bir motivasyon.
Tüketici eğilimlerinde, sürdürülebilirliğe verilen önem de artıyor. Artık kullanıcılar, markaların sadece sunum ve fiyatlamayla değil, toplumsal ve çevresel değerlerle de ilgilenmesini bekliyor. Bu da dijital pazarlamayı, marka hikâyeleri aracılığıyla duyarlılık ve sorumluluk iletişimi yapmaya itiyor.
2025’te dijital pazarlama trendleri özetle, “merkeze insanı al, yapay zeka ile besle, veriyi güvenle kullan, çoklu kanal ve teknolojiyle deneyimi zenginleştir, toplumsal duyarlılıklarını hikâyene yansıt” diyor. Herkesin özel ve önemli hissettiği, markaların ise bu hissi samimiyetle verebildiği bir yıl olsun.

2024’ün İzleri, 2025’in Oyun Kuralları
Teknolojinin takip etmesi her geçen gün daha da zorlaşan bir ivmeyle hızına hız katmasıyla birlikte, insanların bu teknolojiye adaptasyonun artması ve tüketici davranışlarının bu teknolojiler çevresinde değişmesi dijital pazarlama sektörünü de dönüştürmeye devam ediyor. Başta üretken yapay zeka(lar) olmak üzere büyük veri analitiği, kullanıcı deneyimi ve pazarlama otomasyonu gibi teknolojiler markaların hedef kitlelerine ulaşma yöntemlerini ve biçimlerini yeniden şekillendiriyor. Tüketici davranışlarının yeni teknolojilerle birlikte sürekli değişmesi, içerik tüketim alışkanlıklarının çeşitlenmesi ve sosyal medya platformlarının sunduğu yenilikler, markaları dinamik ve esnek stratejiler geliştirmeye zorluyor. Rekabetin her geçen gün daha da arttığı bu ortamda markaların başarılı olmak için en hızlı şekilde yeni trendlere uyum sağlaması, veriyi bütün işlerin merkezine koyması ve müşteri deneyimini (neredeyse) kusursuz hale getirmesi büyük önem kazanıyor.
Tam da bu noktada yapay zeka araçlarının dönüştürücü etkisi, dijital pazarlama stratejilerinin yeniden şekillenmesinde kilit rol oynuyor. Üretken yapay zeka (GenAI) modelleri, içerik üretiminden müşteri etkileşimine kadar pek çok alanda markaların iş süreçlerini hızlandırıyor ve daha verimli hale getiriyor. Kişiselleştirilmiş pazarlama kampanyaları, hedef kitle analizleri ve otomasyon süreçleri, yapay zeka destekli çözümler sayesinde daha isabetli ve etkili sonuçlar doğuruyor. Tüm bu gelişmeler, markaların rekabette öne çıkabilmek için yapay zekayı sadece bir destek aracı değil, stratejinin merkezine yerleştirmesini gerekli kılıyor.
2024 Recap: Dijital Pazarlamanın Sahne Arkası
GenAI’nin Güç Gösterisi: Üretken Yapay Zekanın Yükselişi
2024’ün de buzzword’u kesinlikle AI, AI ve bir kez daha AI. Çok basit şekilde veriye dökmek gerekirse “AI” ve “ChatGPT” kelimelerinin Türkiye’deki yükselen trendlerine bakalım.
2022 sonlarında ChatGPT ile birlikte son kullanıcılar için de erişilebilir hale gelen üretken yapay zekalar hız kesmeden ilerlemeye devam ediyor. 2024’de de yaptığımız bir çok iş için bazen bir temas noktası olurken, bazense işi neredeyse uçtan uca yapan bir yardımcı haline gelen üretken yapay zekalar artık kesinlikle hayatlarımızın ayrılmaz birer parçası, hem de sadece iş dünyasında değil.
ChatGPT’nin arkasından gelen bir çok üretken yapay zeka modeli farklı farklı alanlarda hızlıca kullanılır hale gelmeye başladı. ChatGPT, Gemini, Perplexity, Claude derken bugün onlarca, belki yüzlerce yapay zeka aracını farklı iş ihtiyaçları doğrultusunda kullanıyoruz.
Elbette, bu işin bir de karanlık yüzü mevcut. Özellikle içerik üretiminde yapay zeka araçlarının sağladığı hız, verimlilik ve hatta yaratıcılık artışı aynı zamanda niteliksiz ya da birbirinin kopyası içeriklerle internetin her geçen gün daha da büyük bir çöplüğe dönüşmesine büyük bir katkı sağlıyor. Bununla birlikte sahte içerikler, yalan yanlış bilgiler derken liste uzuyor gidiyor.
Bu noktada kullanıcılar olarak daha sorumlu ve duyarlı davranmak üzere iş biraz bize düşüyor. Her yeni teknoloji gibi üretken yapay zekanın da aydınlık ve karanlık yüzü elbette var, bunun bilincinde olmak ve kullanım alışkanlıklarımızı bu yönde şekillendirmek kritik.
Bilgiye Ulaşmanın Yeni Yolu: Arama Motoru Olarak Üretken Yapay Zeka
Özellikle 2024’ün sonlarında SearchGPT’nin de hayatımıza girmesiyle birlikte yapay zeka araçlarının arama motoru rolünü de yavaş yavaş üstlenmeye başladığını görüyoruz. Başta Google olmak üzere büyük arama motorları da yapay zekayı arama sonuçlarının bir parçası haline getirmek için hız kesmeden çalışmaya devam ediyor.
Elbette, bu geleneksel arama motoru reklamcılığı bitiyor demek değil. Google’ın pazar dominasyonu hala çok güçlü ve kısa vadede bunun hızla düşmesi çok olası görünmüyor. Dolayısıyla bir yandan geleneksel yöntemleri yeni teknoloji ile daha verimli ve üretken şekilde uygulamaya devam ederken, diğer yandan yeni trendleri yakalamaya yönelik deneysel işler yapmaya da vakit ve enerji ayırmak gerekiyor. Özellikle deneysel işler diyorum çünkü henüz SearchGPT ve türevi araçların potansiyelinin çok çok azını gördüğümüze ve burada yapılabileceklere dair kimsenin çok derin bir düşüncesi ya da yol haritası olduğunu düşünmüyorum.
SEO tarafına bakarsak kullanıcı alışkanlıkları her geçen gün değişiyor; arama yapılan mecralar, tüketilen içerik formatları (metin, video, infografi, görsel vb.), uzun içerikler yerine kısa içeriklerin daha fazla tüketilmesi gibi bir çok alanda dönüşüm yaşanıyor. Artık genel geçer doğrulardan ve yöntemlerden ziyade daha kişiselleştirilmiş bir deneyim tasarımı oluşturmak gerekiyor. Örneğin kullanıcılar nokta atışı cevaplar almak ya da daha özet bilgiler edinmek için artık daha fazla yapay zeka araçlarını tercih ederken, navigasyonel ya da satış odaklı aramalar için hala geleneksel arama motorlarını kullanmaya devam ediyor. Bu da kullanıcı nerede, ne zaman, neyi, neden arıyor sorularını daha derinlemesine düşünmemiz ve sunduğumuz içerikleri bu çerçevede dönüştürmemiz gerektiğini gösteriyor ve bir kez daha arama niyeti ön plana çıkıyor. Ancak, bu kez arama niyeti eskisinden de önemli zira arama niyeti kullanıcı yolculuğunun nereden başlayacağını da büyük oranda belirliyor.
Yine Yeni Yeniden: Google’ın Arka Arkaya Gelen Güncellemeleri
2024 yılının özellikle ikinci yarısında büyük-küçük farketmeksizin arka arkaya gelen bir çok algoritma güncellemesi gördük. Bu algoritma güncellemeri kimi zaman belirli sektörlerde daha efektif olurken, kimi zaman belirli markaları daha fazla etkiledi, kimi zaman da Reddit, Quora gibi UGC odaklı siteler üzerinde büyük etkiler gösterdi. Üst üste gelen bu güncellemeler Google’ın da biraz elinin ayağının birbirine dolaştığını söylüyor olabilir mi?
Bu kadar sık gelen güncellemeler neticesinde arama sonuçlarını takip etmek ve bu sonuçlar doğrultusunda aksiyon almak da bir hayli zorlaştı. Birbiri ardına gelen güncellemeler SERP’lerde büyük dalgalanmalara ve tutarsızlıklara yol açarken, peşpeşe gelen güncellemeler bir önceki algoritma güncellemelerinde yapılan hataların telafisi, yanlışların düzeltmesi olarak yorumlandı.
Yine de, yapılan her güncellemede olduğu gibi bunlarda da kaliteli içerik ve E.E.A.T kavramları en ön planda yer aldı. Elbette, her güncellemeyle birlikte Google yeni sinyaller topluyor ya da topladığı sinyallerin ağırlıklarını yeniden yorumluyor vb. ancak günün sonunda topladığı bu sinyallerle ‘kullanıcıların güvenilir kaynaklardan kaliteli içerikler tüketmesi’ni amaçladığı gerçeği çok da değişmiyor. Yani, yöntemler değişse de ulaşmak istenen nokta aynı; bunu aklımızdan çıkarmadan her gün en iyi yaptığımız şeyleri yapmaya devam etmemiz ve gelişen teknolojileri bu kavramları destekleyecek şekilde nasıl daha verimli kullanacağımızı öğrenmemiz gerekiyor.
2025 Trendleri: Dijital Pazarlamanın Geleceği
Yapay Zeka ve İçerik: Otantik İçerik Üretiminde İnce Çizgi
Yapay zekayla birlikte gelen hız, üretkenlik ve hatta bir oranda yaratıcılık içerik üretimini büyük oranda kolaylaştırdı ve daha ucuz hale getirdi. Ancak, saydığımız tüm bu avantajlar aslında hemen hemen herkes için kolayca ulaşılabilir durumda, bu da bizi şu soruya götürüyor; nasıl fark yaratacağız?
İnternet birbirinin kopyası içeriklerle dolmaya başlarken; özgün, gerçek deneyimlere dayanan ve benzersiz içeriğe olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Genel geçer bilgiler hemen her yerde bulunur ve ulaşılabilir hale gelirken; gerçek tecrübeye dayanan otantik hikayeler daha önemli hale geliyor. Peki, gerçek hikayeleri nasıl oluşturacağız? Bunun farklı farklı yöntemleri mevcut ve hayır, şu aşamada bunu yalnızca yapay zeka kullanarak yapmak çok mümkün değil. Yani, genel kanının aksine, yapay zeka kendi kendine deneyim üretemediği sürece deneyimli ve yaratıcı içerik üreticilerinin işlerini henüz elinden almaya hazır değil. Örneğin, “Roma’da Gezilecek Yerler” hakkında bilgi istediğinizde yapay zeka hemen her blog sitesinde bulabileceğiniz seyahat önerilerini derleyip sizlere sunarken; bu alanda deneyimi olan bir içerik üreticisi size daha önce belki kimsenin keşfetmediği, kendisinin dahi rastgele bulduğu daha otantik öneriler sunarak hayatınıza dokunabiliyor.
Otantik ve gerçek hikayelere dayanan içerikler üretebilmek için içerik ajansları, influencer iş birlikleri, UGC ve topluluk odaklı stratejiler gibi birçok farklı yöntem mevcut. Faaliyet gösterdiği sektöre ve ürettiği içerik tiplerine göre bu ve bunlara benzer çözümlerin faydalı bir kombinasyonunu üretmek noktasında iş markaların dijital pazarlama profesyonellerine düşüyor.
Yapay zekanın asıl alametifarikası ise gidilen yolu kolaylaştırmasında yatıyor. Google’ın bir makalesinde görmüş olduğum ‘Chief Simplifier Officer’ kavramı gerçekten de yapay zekayı tanımlamak için nokta atışı bir tarif sunuyor. Gerçekten işine hakim, deneyimli ve yaratıcı tarafı güçlü profesyoneller yapay zekayı işinin merkezi değil, süreçleri kolaylaştırması-hızlandırması-basitleştirmesi gibi noktalarda kullanıyor. İçerik üretirken de yapay zekadan yararlanmak kadar doğal bir şey yok, fark bunu işin merkeze koymak yerine işin bir parçası haline getirmekte yatıyor. Örneğin, bu yazıyı hazırlarken de fikirlerimi düzenlemek, bir taslak oluşturmak ve konuları genişletmek için sıkça yapay zekaya sıkça başvursam da günün sonunda yazdığım satırlar kendi tecrübelerim doğrultusunda oluşturduğum harmanın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Markalaşma: Güven ve Etki
Markalaşmanın ve bilinirliğin önemi her geçen gün daha da artıyor. Ancak günümüzün bilgiye kolay erişim sağlayan dijital ortamında, sadece bilinir bir marka olmak yeterli değil; aynı zamanda güvenilir ve otoriter bir marka algısı oluşturmak da kritik önem taşıyor.
Tüketiciler artık yalnızca ürün veya hizmet kalitesini değil, markanın şeffaflığını, etik değerlerini ve topluma katkısını da dikkate alıyor. Örneğin, sürdürülebilirlik alanında yatırım yapan, sosyal sorumluluk projelerine destek veren, çevresel sorumluluk bilinciyle hareket eden markalar tüketiciler nezdinde daha fazla değer görüyor.
SEO açısından bakarsak Google’ın E.E.A.T. (Expertise, Experience, Authoritativeness, Trustworthiness) kriterleri, markaların dijital görünürlüklerini artırmada ve kullanıcı güvenini kazanmada belirleyici bir rol oynuyor. Özellikle – bir önceki başlıkta da bahsettiğimiz gibi – içerik üretiminde uzmanlık ve deneyim odaklı yaklaşımlar, markaların sektördeki konumunu güçlendiren unsurlar haline geldi. Bu doğrultuda, markaların güvenilirliklerini artırmak için otorite sahibi içerikler üretmesi, uzman görüşlerinden faydalanması ve gerçek deneyimleri ön plana çıkarması büyük önem taşıyor.
Müşteri yorumları, kullanıcı tarafından oluşturulan içerikler (UGC) ve şeffaf iletişim stratejileri, markaların dijital dünyada güçlü bir itibar kazanmasını sağlıyor. E.E.A.T. kriterlerini etkili bir şekilde uygulayan markalar, sadece arama motorlarında daha görünür olmakla kalmıyor, aynı zamanda hedef kitleleriyle daha güçlü ve kalıcı bağlar kuruyor.
Kişiselleştirilmiş Deneyim: Kitleden Bireye
Her ne kadar pazarlamada kullandığımız araçlar kitle iletişim araçları olsalar da artık kitlelere ulaşırken, kitleleri de bireylerin oluşturduğunu unutmamak gerekiyor. Bireylerin ortak özellikleri olsa da günün sonunda ‘birey’ kelimesi ‘kişi’, ‘fert’ anlamına geliyor ve ‘kişi’lerin tercih ve beklentileri büyük oranda farklılıklar gösteriyor.
Çok sevdiğim ve popüler bir örnek olarak ‘1948 doğumlu, İngiltere’de büyümüş, iki kez evlenmiş, bir kalede yaşayan, yüksek gelir seviyesine sahip ve geniş bir üne sahip bir bireyler” şeklinde bir tanımlama yaptığımızda bu kitleye Prens Charles ile birlikte Ozzy Osbourne’da dahil oluyor. Prens Charles ve Ozzy Osbourne’un eminim ki ortak özellikleri vardır(?) ancak Prens Charles geleneksel değerlere bağlı, resmi ve otoriter bir duruş sergilerken, Ozzy Osbourne asi, yaratıcı ve eğlence odaklı bir yaşam tarzını benimsemiş bir figür olarak karşımıza çıkıyor. Pazarlama profesyonelleri olarak bu personayı tek bir ‘fert’ gibi düşünerek hareket edersek belirli bir oranda başarı sağlamak mümkün olsa da kişiselleştirilmiş deneyimin yakınından bile geçemeyiz gibi görünüyor.
Dijital pazarlamada başarıya ulaşmanın anahtarı, müşterilere kişiselleştirilmiş ve benzersiz deneyimler sunmaktan geçiyor. Tüketicilerin beklentileri artık daha yüksek; markalardan yalnızca ürün veya hizmet değil, onların problemlerini anlamasını, kendilerine özel çözümler sunmasını ve anlamlı etkileşimler kurmasını bekliyorlar. Bu noktada, veri toplama ve analiz süreçleri büyük önem kazanıyor. Markalar, müşterilerin geçmiş davranışlarını, ilgi alanlarını ve satın alma alışkanlıklarını analiz ederek kişiselleştirilmiş kampanyalar oluşturabiliyor. Özellikle yapay zeka destekli algoritmalar, kullanıcı davranışlarını doğru şekilde analiz ederek markaların doğru zamanda, doğru içerikle müşterilere ulaşmasını sağlıyor.
Bununla birlikte, veri toplamanın etik ve şeffaf bir şekilde yapılması da müşteri güvenini korumanın önemli bir parçası. Kişisel verilerin korunması ve doğru amaçlarla kullanılması, markaların uzun vadeli müşteri sadakati oluşturmasında kritik bir rol oynuyor. Kişiselleştirilmiş deneyim sunarken veri güvenliğini önceliklendiren markalar, rekabette öne çıkarak müşteriyle güçlü ve kalıcı bağlar kurmayı başarıyor.
Aramanın Evrimi: Yeni Dikeyler, Kaynaklar ve Stratejiler
Kullanıcıların arama yöntemleri, kaynak ve aracılar da gelişen teknolojiyle birlikte dönüşmeye devam ediyor. Özellikle daha kişiselleştirilmiş deneyimler sunan yapay zeka asistanlar ve etkilişemi kolaylaştıran sesli arama asistanları kullanıcıların bilgiye erişimini daha da kolay hale getiriyor, bu da kullanıcıların arama davranışlarını büyük oranda değiştiriyor.
Örneğin seyahat planlaması yapmak isteyen bir kullanıcı Google’da n farklı arama yapıp n farklı siteye girerek n farklı şekilde topladığı bilgileri tek bir yerde birleştirip sonrasında rafine etmek için ekstra efor harcamak yerine artık onu en iyi tanıyan ChatGPT ve türevi araçlardan tamamen kişisel tercihleri doğrultusunda gün gün, saat saat seyahat programlarını kolay ve hızlı bir şekilde hiç bir efor harcamadan alabiliyor. Bu rekabet etmesi gerçekten güç derecede bir kolaylık. Bu da bizi şuraya götürüyor, arama niyeti ve elde etmek istenen sonuç neticesinde arama dikeyleri, kaynak ve aracılar gitgide çeşitleniyor, dolayısıyla dijital dünyada başarılı olmak için kullanıcı kitlemizin olduğu her yeri gözetmemiz şart.
Yazının en başında da bahsettiğim gibi, henüz bu kaynak ve aracıların potansiyelinin tamamını kullanmadığımız aşikar, başarıya ulaşmanın kesin ve net bir formulü yok. Bununla birlikte gelişmeye devam eden yapay zeka araçlarına, doğal dil uygulamalarına, sesli asistanlara yatırımlar yapmak ve denemelerde bulunmak şart. Başarıya ulaşmak için başarısız deneyimlerde bulunmak kadar doğal bir şey yok.
SEO açısından bakarsak geleneksel yaklaşımların biraz dışına çıkarak; faaliyet gösterilen alanda kapsayıcı davranmak ve başvurulan birincil kaynak haline gelmek adına otantik içerik üretmi ve içerik çeşitliliği sağlamak, doğal dil uygulamalarından yararlanmak, güvenilir ve otoriter web siteleri oluşturmak, farklı dijital varlıklar edinmek ve bu varlıkların optimizasyonunu sağlamak, yapılandırılmış veri kullanımı gibi kavramlar ön plana çıkıyor.
Bununla birlikte, kanal çeşitlendirmesi de markaların müşteri yolculuğunu daha etkili yönetebilmesi için büyük bir fırsat sunuyor. Tüketiciler farklı platformlarda farklı ihtiyaç ve beklentilerle etkileşime geçiyor; sosyal medya, e-posta pazarlama, video içerikler ve podcast gibi kanalların entegrasyonu, markaların hedef kitleye her temas noktasında ulaşmasını sağlıyor. Bu çeşitlilik, tüketici davranışlarını daha iyi anlamayı ve satın alma yolculuğunu daha verimli yönetmeyi mümkün kılıyor. Markaların bu dinamik yapıya uyum sağlaması, erişimlerini artırmakla birlikte aynı zamanda müşterileriyle daha anlamlı ve sürdürülebilir ilişkiler kurma noktasında da fayda sağlayabilir.
TL;DR – AI Özet
*Bu özet, yapay zeka tarafından oluşturulmuştur.
- 2024’ten Çıkarılacak Dersler:
2024 yılı, üretken yapay zekanın (GenAI) hızla yükseldiği, tüketici davranışlarının teknolojiyle değiştiği ve Google’ın sık sık algoritma güncellemeleri yaptığı bir yıl oldu. Markalar, veri odaklı stratejiler geliştirerek müşteri deneyimini iyileştirme ve yapay zekayı süreçlerine entegre etme konusunda önemli adımlar attı. - 2025’te Başarılı Olmak İçin Öneriler:
2025’te markaların özgün ve otantik içerik üretimine odaklanması, E.E.A.T. (Uzmanlık, Deneyim, Yetkinlik, Güvenilirlik) kriterlerini benimsemesi ve kişiselleştirilmiş müşteri deneyimleri sunması kritik. Ayrıca, yeni arama motoru teknolojileri ve yapay zeka araçlarına yatırım yapılması, markaların rekabette öne çıkmasına yardımcı olacak.
Dijital Pazarlamanın Geleceğinde Yeniliklere Açık Olmanın Önemi:
Dijital pazarlama dinamikleri hızla değişiyor. Markaların, yapay zekayı stratejik şekilde kullanarak değişen kullanıcı alışkanlıklarına uyum sağlaması, farklı dijital kanallarda varlık göstererek hedef kitleyle daha güçlü bağlar kurması büyük önem taşıyor.

2025, teknolojinin ve tüketici davranışlarının dijital pazarlamayı şekillendirdiği dinamik bir yıl olacak. Markaların, bu değişen ekosistemde başarılı olmak için adapte olabilir stratejiler geliştirmesi gerekiyor.
Ve en önemlisi takip etmemiz gereken konu çok, ne de olsa alanımız dijital. Sizler için, 2025 trendlerini anlamak ve markalara doğru stratejik yönlendirme yapabilmemizi kolaylaştırabilecek amacıyla aşağıdaki konuları sıralamak isterim. Faydalı olması dileğiyle.
Arama Davranışındaki Değişim ve Çerezsiz Gelecek
Sesli arama ve sıfır tıklama aramaları yükselecek. Google, açılan davalara rağmen üçüncü taraf çerezleri kaldırmayı yine ertemiş olsa da, gizlilik odaklı tarayıcılarda çerezler kullanıcının istediği gibi çoktan devre dışı.
Optimizasyon ve Dijital Maturity Eksikliği
Pazarlama teknolojileri daha modüler hale gelirken, teknolojiyi daha yakından takip eden markalar uyumlu ve entegre çözümlere yatırım yapıyor. Fakat, hala birçok marka hala optimizasyon süreçlerinden yoksun. Dijital olgunluk elde edebilmek için regülatif engeller gereken hızda aşılamıyor. Bu 2025’te de gündemimizde olacak problemler arasında yer almaya devam edecek.
Sesli Arama ve Akıllı Cihazlar
Sesli arama popülerleşirken, markalar içeriklerini konuşma diline uygun şekilde optimize ediyor olacak. Bu yıl daha çok ses odaklı pazarlama stratejileri üzerine projeler geliştireceğiz.
Veri Odaklı Pazarlama Stratejileri
Tüketici davranışlarını anlamak ve kişiselleştirilmiş kampanyalar oluşturmak için veri analitiği bu sene daha da kritik hale geliyor. YZ destekli etkili kampanya optimizasyonu ve kaynak kullanımına verilen önem artacak. Dijital pazarlama yöneticileri bu alana daha çok bütçe çekebilecek.
Video ve Canlı Yayın
Kısa video içerikleri popülerliğini koruyacak. Bu yıl da canlı yayınlar, gerçek zamanlı etkileşim ve topluluk oluşturma için güçlü bir araç olarak öne çıkıyor.
Z Kuşağına Uyum
Teknolojiye hakim ve sosyal sorumluluk projelerine duyarlı Z kuşağı, kişiselleştirilmiş ve anlamlı deneyimler talep ediyor. Bu nesil için yenilikçi teknolojilerle dikkat çekici stratejiler geliştirmek şart.
Streaming Platformlarının Gücü
Tüketici alışkanlıkları yayın TV’den streaming platformlarına kayıyor. Markalar, yayın TV yatırımlarını azaltırken (%8), streaming platformlarına yatırımlarını artırıyor (%55). Çeşitliliği benimseyen, izleyici tercihlerini ve coğrafi farklılıkları dikkate alan video stratejileri kazandıracak.
Markaların Yaratıcılığı Yeniden Tanımlanıyor ya da En Azından Deniyor
2025’ de markalar artık her tutan trende uymaktan(ya da kopyalamaktan) vazgeçip, daha niş ve özgün yaklaşımlara yönelecek. Aylar önce izlediğim şu Friend ürün tanıtımı videosu, ya da geçenlerde İstanbul’u terki diyar eylediğim için ancak haberlerde okuduğum şu “Ölünce beni kim yıkayacak?” aklıma gelen ilk 2 örnek. Hakkında bolca söz ettirdi mi evet, toplumu gerdi mi evet ya da gerçekten sevdiği bir yakınını kaybetmiş ve bunu maalesef birden fazla deneyimlemiş insanları sevdiklerini kaybettikleri o anlara götürdü mü evet… Ama şimdi hepimiz gelecek diziden haberdarız. Verdiğim ilk ürün reklam örneği beni yakaladı ama şu reklam konusu için naçizane yorumum, arkadaki yaratıcı zihni takdir etmekle beraber, şiddete eğilimin yoğunlukta olduğu yaşadığımız toplum hatta dünya için uygun olmadığı ve kötü duyguları tetiklediği yönünde.
Deneysel, Absürt ve Dikkat Çekici İçeriklerin Yükselisi
Geleneksel ürün odaklı içerikler ile daha deneysel, absürt ve dikkat çekici içeriklerin bir arada yükseldiği bir dönem olacak. Instagram’da rastladığım orijinal içerik üreten Deniz Altun’u henüz takip etmediyseniz tavsiye ederim. Bu tarz içerikleri 2025’de daha sık göreceğiz.Gen Z için müzik, Gen X ve Boomers için mizah, yaratıcı videolar inovasyonun anahtarı. Özetle reklamların, izleyicilere anında anlam sunacak kadar güçlü olması gerekiyor.
Bluesky
Threads, Bluesky ve Mastodon gibi daha küçük, topluluk odaklı platformlar 2025’de yükselişte. Markalar, bu niş platformlarda topluluklarla daha organik ve anlamlı bağlar kurma şansına sahip.
İnsan Odaklı Pazarlama
Markalar, sahne arkası içerikleri, müşteri hikayeleri ve şeffaf operasyonlarla daha insancıl bir yaklaşımı benimsemeli. Bu, tüketici bağlılığı ve uzun vadeli başarı için gerekli.
Mikro-İnfluencer Stratejileri
Mikro-influencerlar, güvenilirlikleri sayesinde büyük kitlelere ulaşmanın ekonomik ve etkili bir yolunu sunuyor. Küçük işletmeler için erişilebilir bir seçenek olarak influencer pazarlaması 2025’te önemini artıracak.
Topluluk Yönetiminin Yeniden Doğuşu
Markaların dijital stratejilerden uzaklaşması gerekmiyor; ancak insan odaklı topluluk yönetimi, 2025’te başarı için kritik bir strateji olacak. Etkinlikler, müşteri buluşmaları ve yol gösterici geri bildirim mekanizmaları, müşteri sadakatini güçlendirmek için dijitalin ötesine geçtiğimiz bir yıl bizi bekliyor.
Sesli Arama ve Ticaretin Yükselişi
2025’te, SEO stratejileri hem yazılı hem de sesli sorgulara daha uygun hale gelecek ve sesli arama, SEO stratejilerini yeniden tanımlıyor. Uzun ve konuşma diline uygun anahtar kelimelerle içeriklerin optimize edilmesi gerekiyor. Mesajlaşma uygulamaları ve canlı sohbetler de müşteri beklentilerini karşılamada önemli bir rol oynayacak.
Oyunlaştırılmış Pazarlama
Markalar, oyun elementlerini (ödüller, seviyeler, yarışmalar) dijital kampanyalara entegre ederek müşteri etkileşimini artırıyor. Eğlence ve alışveriş iç içe geçiyor. Bunca alışveriş akabinde alışveriş indirim çarkını her çevirdiğimde %26 çıkmasını ve sitede canlıda hali hazırda %27 herkese tanımlanan kuponun olmasını anlamış değilim. Daha iyi kurgulanan oyunlaştorma örneklerini 2025 de görmeyi umut ediyorum.
YZ ve Stratejik İçerik Pazarlama
YZ, yaratıcı içerik geliştirme ve kişiselleştirme gibi alanlarda öngörüler sunarak daha etkili bir şekilde kullanılacak. Bu alanda ürünleri olan markalar teknolojik alt yapılarını güçlendirmeye ve yeni kullanıcılar kazanmaya devam edecek. YZ ile içerik üretimi konusunda ön yargılarınız varsa, GCS Network & Contentgo AI ın şu case study’sini incelemenizi tavsiye ederim.
Podcast’lerin Yükselişi
Podcast’ler, radyo dinleme oranlarını geçti. Reklamcılar buraya yöneliyor; 2025 yine bir önceki sene gibi, podcast reklamcılığının yılı ve podcast içerik üreticilerin yılı olacak. Hele ki şimdi YZ desteğiyle çok daha zahmetsiz üretebiliyorken.
Mikro Girişimciliğin YZ ile Yükselişi
AI’ı verimli kullananlar YZ destekli dijital pazarlama ekosistemindeki yetenekli freelancerlar, sürekli değişen iş dünyasında esnek bir şekilde adapte olabilecek süper yeteneklere dönüşecek.Birden fazla görevi eş zamanlı yürütmeye başlayacak. Girişimci, yatırımcı, danışman, içerik üreticisi veya beyaz yaka çalışan gibi birden fazla iş modelini beraberinde yönetmeye başlayacak. İşin anahtarı ise YZ ile prompt oluşturmanın ötesine geçip, hakkıyla çalışmayı öğrenmek. Konuyu daha detaylı incelediğim yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Bonus Trend: AI Destekli SERPler
Google’ın AI özetleri (AIOs), sıfır tıklama aramalarını artırırken, arama sonuçlarının kalitesini iyileştiriyor. Ancak bu bağlamda geleneksel arama motorlarının rolü azalıyor. Bu durumun oluşturabileceği tehlike için markalar 2025’de içerik stratejilerinde rakipleri sıkı takip edip, yenilikler yapmalı.
Dijital Proje Yönetimi ve Dijital Pazarlama Daha Entegre Olacak
2025 yılı, dijital proje yönetiminin yalnızca bir multidisipliner bir iş alanı değil, aynı zamanda stratejik bir liderlik alanı olarak da öne çıkacağı bir dönem olacak. E ne de olsa, işin operasyonel ve hantal kısmını hali hazırda YZ ya devretmişken, stratejik görevlere odaklanmanın yanı sıra bir de soft skills konusunda dijital liderler kendilerini bol bol geliştirecekler. Çünkü fark yaratan sonuçları belirleyecek ana faktör artık daha nasıl iyi bir iletişim kuran dijital lideri olduğunuza bağlı hale gelecek. Gelişen teknolojilerden sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık gibi değerlere kadar, projeler artık sadece süreç değil, kültür ve değer yaratmadaki önemi ile değerlendirilecek. 2025’de dijital proje yöneticilerini yalnızca birer süreç yöneticisi değil, aynı zamanda stratejik liderler olarak kendilerini gösterdikleri bir yıl olacak.
2025’te dijital proje yönetimi ve dijital pazarlama, yapay zekâ, hibrit iş modelleri, veri odaklı analiz ve sürdürülebilirlik gibi trendlerle daha entegre hale gelecek. Yapay zekâ, hem operasyonları optimize ederken hem de pazarlamada hiper-kişiselleştirilmiş kampanyalar sunacak. YZ ve hiper kişiselleştirme ile alakalı case study ler de paylaştığım çalışmaya buradan ulaşabilirsiniz. Veri güvenliği ve kapsayıcılık, müşteri güveni ve farklı segmentlere hitap eden stratejiler için kritik olacak. Bu kombinasyonlar dijital projelerin ve pazarlamanın esneklik, güven ve inovasyon odaklı ilerlemesini sağlayacak.
Bu sene siber güvenlik tehditlerine karşı farkındalık artık dijital proje yöneticileri dahil herkesin sorumluluğu olacak ve ekipler siber farkındalık eğitimiyle projelerin güvenliği en baştan sağlayacak bütçede kesenin ağzını açık tutacak. YZ, yalnızca dijital proje yönetimindeki iş yükünü hafifletmek kalmayıp veri odaklı karar alma ve risk analizi gibi stratejik katkılar sunacak. Fakat bunu yapabilmek için YZ konusunda kendini geliştirmiş, faydalı araçları kullanmayı deneyimlemiş profesyonellere ihtiyaç duyulacak. Online eğitim sektörü bu bağlamda dijital odaklı eğitimler sunarak bu sene de büyümeye devam edecek.
Türkiye ve Globalde Dijital Pazarlamanın Yeni İstihdam Gerçekleri
Globalde dijital pazarlama sektörü, freelance çalışma modellerinin yükselişi ve yapay zekâ destekli süreçlerin yaygınlaşmasıyla yeniden şekillenecek. Şirketler, esneklik ve sonuç odaklılık arayışıyla daha verimli iş gücü modellerine yönelmeye devam edecek. Türkiye’de ise ekonomik belirsizlikler ve sınırlı bütçeler istihdam politikalarını etkileyecek iken, bu yıl Z kuşağının yaratıcı enerjisi sektöre taze bir soluk getiriyor olacak. Yeni yeteneklere yatırım yapan adaylar istihdam tercihlerinde öne çıkacak ya da kriz ortamında içeride kalan olacak.
Belirsizliklerin her zaman yeni fırsatlar yarattığına şahit olan ve hayatın her daim pozitif tarafını görerek yorumlamanın, ihtiyacımız olan cevaplara kolay ulaşmamızı sağladığına inanan biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: 2025’de de dijital pazarlama dünyasında karşılaştığımız her zorluk, bizi daha yaratıcı, daha esnek ve daha yenilikçi çözümler bulmaya teşvik edecek.
Çalışanlar 2025’de Yeni Yetkinlikler Edinmeye Daha Fazla Bütçe ve Zaman Ayıracak
2025, profesyonellerin YZ, veri analitiği, dijital proje yönetimi veya içerik optimizasyonu gibi alanlarda uzmanlaşarak dijital dönüşüme mutlaka adapte olduğu bir yıl olacak. Kurumsalda çalışıyor olsa bile, freelance çalışma modeliyle esneklik kazanan, güçlü bir portföy ve kişisel marka oluşturan sektör profesyoneli tüm illerde öne çıkacak. Bu yıl rutin işleri AI’a devrederek stratejik süreçlere odaklanmak, güvenilir iletişimle marka değerini artırmak sektördeki dijital pazarlama odağında iş yapan profesyonellerin öncelikleri arasında yer alacak.
*LinkedIn’in kurucu ortağı Reid Hoffman’ın paylaştığı öngörülere henüz fırsat bulamadıysanız mutlaka göz atmanızı öneririm. Yıl 2034, ve geleneksel 9’dan 5’e çalışma düzeni artık tarih olmuş, tıpkı çevirmeli internet ya da faks makineleri gibi. Bu uzak bir geleceğin hayali değil; aksine, çok yakında gerçekleşecek bir dönüşüm. Hoffman, bu klasik çalışma modelinin 2034 itibarıyla tamamen ortadan kalkacağını söylüyor. AI destekli freelancerlar, rolleri hızlıca değiştirebilen yeteneklere sahip olacak. Bir kişilik ekipler, yatırımcı ve girişimci kimlikleriyle haftada birden fazla iş modeli yönetecek. Dilerseniz konuyu daha derinlemesine (15 dakikalık şehirler, merkezi olmayan ofisler, merkeziyetsiz YZ vb.) işlediğim şu yazıya göz atabilirsiniz.
Markalar Verimlilik ve Çalışan Memnuniyeti Dengesi Üzerine Yoğunlaşacak
Orçun İrfan liderliğindeki Türkiye Çalışan Deneyimi Topluluğu’nun bir üyesi olarak gözlemlerim, dijital pazarlama & proje yönetimi departmanlarındaki liderler kapsayıcı bir iş kültürüyle Z kuşağının ve diğer kuşakların yaratıcı potansiyelini açığa çıkarabiliyor. Bunu öncelikle çalışan deneyimini stratejik bir öncelik haline getirerek, hatta güncel eğitimlerle bunu destekleyerek, yapıyor. Sonrasında hepimizin gördüğü gibi bugün odağında dijital dönüşüm ve adaptasyon olan marka, AI ve veri analitiği gibi günümüzün olmazsa olmaz becerilere yönelik eğitim fırsatları sunarak iş akışlarında verimlilik sağlıyor. 2025’de bunu dengeli ve sürdürülebilir şekilde uygulayabilen yöneticiler, sadece bireysel başarıyı değil, kurumsal sürdürülebilirliği de bütçe ve yetenek yönetiminde dengeyi sağlayabileceği için güvence altına alıyor olacak.
Belirsizlikte Fırsatları Yakalayabiliriz
Ekonomik dalgalanmalar, bitmeyen ve itiraf edelim bizi bazen de yıldıran bu uçsuz bucaksız teknolojik dönüşümler ve de iş gücü dinamiklerindeki değişimler ilk bakışta göze oldukça karmaşık görünebilir ancak bu süreçler, aynı zamanda yeteneklerimizi geliştirme, iş yapış biçimleri mizi yeniden tanımlama ve sektördeki fırsatları değerlendirme konusunda olağanüstü bir fırsat sunuyor. Kolları her daim sıvalı tuttuğumuz bir dönüşüm dönemindeyiz. Durmadan yeni teknik beceriler eklemeye ve bunları pratiğe döktüğümüz mikro – makro projeler geliştirmeye 2025’de devam.
Özetle, bu yıl yani bu süregelen belirsizlik ortamında hem çalışanlar hem de işverenlerin önceliklerini ve stratejileri baltayı taşa vurmamak için özenle yeniden tamamlayacaklar.
Daha paylaşacak çok konu var elbette, ancak burada kısa kesiyorum. Görüşlerinizi paylaşmak veya bu konular üzerine daha fazla sohbet etmek isterseniz LinkedIn üzerinden bana ulaşabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler, bizler için sağlıklı ve başarılı, tüm dünya için barış dolu bir yıl olsun.🕊️

2025 yılında içerik stratejileri, çok katmanlı ve kullanıcı odaklı bir yaklaşımla dönüşüm geçirecek. Bağlantılı içerik ekosistemleri oluşturmak artık yalnızca bir seçenek değil, bir zorunluluk haline geliyor. Markalar, video, ses ve metin içeriklerini tekil blog yazıları yerine entegre bir hikaye anlatımıyla birbirine bağlayarak, kullanıcıların markayla daha derin bağlar kurmasını sağlayacak. Örneğin, bir ürün lansmanında, kısa bir tanıtım videosu, bu videodan türetilen bir podcast ve destekleyici bir makale içeren bir ekosistem, hem etkileşim oranlarını artıracak hem de farklı platformlarda tutarlı bir marka deneyimi sunacak.
Otantik içerik ve liderlik odaklı stratejiler de bu yeni çağda öne çıkacak. Podcast’ler ve spontane, senaryosuz anlar, kullanıcıların gerçek uzmanlıkları hissetmesini sağlayarak üst-funnel etkileşim yaratırken, aynı zamanda içerik üretim döngülerini besleyecek. Ayrıca yapay zekayla üretilen içeriklerin yaygınlaşması markaların farklılaşmasını zorlaştırdığı için, düşünce liderliği ve insan odaklı içerik yaratımı öncelikli hale gelecek. Bu bağlamda markalar uzmanlıklarını öne çıkarmak için çalışanlarını konu uzmanı olarak konumlandırmalı ve insan odaklı hikayelerle fark yaratmalı.
Kullanıcı niyetine odaklanan içerik stratejileri, sıfır tıklama (zero-click) fırsatlarına uyum sağlamayı gerektiriyor. Özellikle yapay zeka tarafından sunulan özetler ve hızlı yanıtlar için güvenilir bir kaynak haline gelmek, markaların otoritelerini besleyecek. Bu süreçte AI destekli otomasyon, teknik görevleri optimize ederken, markaların yaratıcı kaynaklarını hikaye anlatımı ve markanın kendine özgü sesini geliştirmeye yönlendirmelerine olanak tanıyacak.
Son olarak değer odaklı içerik üretimi, algoritma merkezli metriklere değil, kullanıcı değerine öncelik verecek şekilde yeniden tanımlanmalı. İçerik artık sadece bilgi sunmanın ötesinde bir katkı, bonus olarak düşünülmeli. Eğitici, ilham verici ve kullanıcıya gerçekten fayda sağlayan içerikler, markaların güven inşa etmesine yardımcı olacak. Bu yaklaşım markaları yalnızca içerik sağlayıcı değil aynı zamanda bir topluluğun parçası olarak konumlandıracak.
2025 içerik stratejileri, ölçümleme sistemlerinin de değişmesini gerektiriyor. Nicel metriklerin ötesinde, güven inşasını ve uzun vadeli etkiyi izleyen nitel metriklere odaklanılacak. Bu da markaların daha güçlü ilişkiler kurmasını ve kullanıcıların sadakatini artırmasını sağlayacak. Tabii ki marka otoritesi metriklerinin nasıl ölçüldüğü ve raporlandığı da giderek daha fazla önem kazanmaya başlayacak. Markanın inşası, oluşturduğu topluluk ve kullanıcılarla kurduğu anlamlı bağlar artık hiç olmadığı kadar kritik hale geliyor. Belki de 2025 bazı kitlelerin dijital PR’ı yalnızca bir link satın alma aracı olarak görme yaklaşımından uzaklaşıp, değer yaratan içerik ve projelerle bağlantı kurma stratejilerini geliştirdiği bir yıl olacak.

2024’ten 2025’e: Teknoloji Hızla Gelişirken İnsanlık Nereye Gidiyor?
2024 yılını geride bırakıp 2025’e doğru ilerlerken, her gün yeni bir teknolojik gelişme ile karşılaşıyoruz. Ancak bu hızlı dönüşüm karşısında şunu sormadan edemiyorum: İnsanlık bu değişime ne kadar ayak uydurabiliyor ve aynı hızla, insanlık olarak biz de gelişiyor muyuz?
Geçmişten Günümüze Dijital Pazarlama: Zorluklar ve Adaptasyon Eksikliği
Birkaç yıl öncesine kadar dijital pazarlama araçlarını anlatmak, günümüzdeki kadar zor değildi. Ancak son dönemdeki teknolojik yenilikler, bazı beyinlerin bu değişime uyum sağlayamadığını açıkça ortaya koyuyor. Yönetici pozisyonundaki bazı kişilerde, teknolojik gelişmelere adapte olma isteğinin bile eksik olduğunu gözlemliyorum. Bu kulağa korkutucu gelse de, üretken yapay zeka modellerinin hızlı yükselişi bu tabloyu tersine çevirebilir. Artık 13 yaşındaki bir çocuk bile, 30 yıllık sektör deneyimi olan birinden daha donanımlı bilgiye ve yönetim yetkinliğine sahip olabiliyor. Bu noktada “tecrübe” elbette hâlâ önemli bir fark oluşturuyor. Ancak AI’ın, beş yıl içerisinde tecrübeyi de simüle edebileceği bir dünya hayal etmek çok da uzak bir senaryo değil.
Dijital Pazarlamada Yapay Zeka: Sınırları Aşan Teknolojiler
Dijital pazarlama, yapay zeka entegrasyonları ile devrim niteliğinde bir değişim yaşıyor. İşte bu dönüşümün bazı temel taşları:
- Rutin İşlerin Otomasyonu: Yapay zeka, tekrarlayan görevleri otomotize ederek pazarlama ekiplerine creative ve strateji geliştirme için daha fazla zaman sağlıyor.
- Tahminsel Analitik ve Hedefleme: AI destekli algoritmalar doğru zamanda doğru kişiye ulaşarak, reklamların daha etkili olmasını sağlıyor. Reklamların tam hedef kitlesine, doğru yerde ve doğru zamanda gösterilmesi artık bir norm haline geliyor.
- Chatbotlarla Artan Etkileşim: Müşteri hizmetlerinde chatbotlar, yalnızca hızlı yanıt sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda çözüm odaklı geri dönüşlerle müşteri memnuniyetini artırıyor.
- Metaverse ve Sanal Dünyalar: Markalar, metaverse ve AI iş birliği ile sanal dünyalarda reklam stratejileri geliştiriyor. Bu, gelecekte pazarlamanın sınırlarını yeniden tanımlayacak bir alan olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç: Yapay Zeka ile Dönüşen Pazarlama
Yapay zeka, dijital pazarlama ekosisteminde bir devrim yaratıyor. İçerik üretiminden veri analitiğine, müşteri etkileşiminden reklam optimizasyonuna kadar her alanda büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Markaların bu trendleri benimsemesi, onları rekabetin bir adım önüne taşıyacaktır.
2025 ve sonrası, sadece teknolojinin değil, aynı zamanda insanlığın bu teknolojilere adaptasyonunun da hikayesi olacak. Kazananlar sadece teknolojiyi kullananlar değil, onunla evrilmeyi başaranlar olacak.