Marka Hikayesi Nasıl Yazılır?
Diyelim ki, sürükleyici bir kitap okuyorsunuz veya sürükleyici bir film izliyorsunuz. O kitabı veya filmi sürükleyici yapan nedir? Hikayenin güzel ve akıcı şekilde anlatılmasıdır, değil mi? Marka hikayenizi de o şekilde düşünün. Sayfanıza gelen ziyaretçilerinizi ürün veya hizmetlerinize yönlendirmenin yolu, hikayenizi etkili ve sürükleyici bir şekilde anlatabilmektir.
Web sitenizde yer alan “Hakkımızda” sayfasının web sitenizdeki en çok tıklanan ve dolayısıyla sitenizdeki en önemli sayfalardan biri olduğunu ziyaretçi istatistikleriniz de doğrulayacaktır. Esas önemli olan ise hakkımızda sayfasını inceleyen ziyaretçilerinizin ardından ne yaptığıdır: Bu kişiler ürün veya hizmetlerinizi incelemeye mi başlıyor? Daha fazla bilgi almak için sizinle iletişime mi geçiyor? Sunduğunuz ürün veya hizmeti satın almaya mı yöneliyor? Yoksa sitenizi terk mi ediyor?
İşte, etkili bir marka hikayesi tam bu aşamada devreye giriyor.
Amacınız, hedef kitlenizin iyi anlatılmış bir hikaye sayesinde sizinle ve/veya markanızla daha kolay empati kurmasını sağlamak ve onlarda sadakat oluşturmak olmalı.
Peki, bir marka hikayesi nasıl anlatılmalı? Kullanılan dil nasıl olmalı? Hangi unsurlar yer almalı? İşin püf noktalarına gelin beraber bakalım.
Marka Hikayenizi Bir Kere Hazırlayın Ama İyi Hazırlayın
Marka öykünüzü bir kere yaratırsınız. O yarattığınız öyküyü videolarınız, konuşmalarınız ve hatta iş planlarınız gibi farklı platformlarda kullanabilme imkanınız olur. Bu nedenle hikayeyi oluştururken önemli tarihleri, kişisel anektodları, motivasyonları iyi derleyin. Bu bilgiler ışığında özenli ve dikkatli bir öykü oluşturun.
İyi Bir Hikayenin Temel Özelliklerini Taşımasını Sağlayın
İyi bir hikaye duygulara hitap eder. Mümkün olduğunca duygulara hitap eden, karşınızdakilerin kafasında görsellik yaratabilen öyküler oluşturun. Böylelikle hedef kitleniz sizinle daha kolay empati kurabilir.
Hikayenize Okunabilirlik Katın
Eğer hikayeniz yazılı olacaksa kısa paragraflardan ve bazı bölümlerinin de maddelerden oluşmasına dikkat edin. Metniniz imla hataları içermesin. Anlatımda kullandığınız dilin resmi değil, daha samimi bir tarzda olması marka hikayenize okunabilirlik katacaktır. Öykünüzün akışına dikkat edin. Gereksiz uzun, sıkıcı bölümleri kaldırın.
Eğer hikayeniz video formatında olacaksa burada ses tonu, yüz ifadeleri, göz teması ve duraklamalar önemli rol oynar.
Hikayenizi Kişisel Hâle Getirin
Yazılı veya görsel olsun, herhangi bir anlatımda veriler, grafikler her zaman ilgi çekicidir. Ancak iyi anlatılmış bir hikaye sadece ilgi çekici olmakla kalmaz, aynı zamanda unutulmaz olur. O nedenle, marka hikayenizi anlatırken karşınıza çıkan güçlükleri, inişlerinizi, çıkışlarınızı anlatmaktan çekinmeyin. Hangi ürün veya hizmetleriniz nasıl doğdu? Hangi problemler ortaya çıktı ve sizi bu problemler bir çözüm bulmaya nasıl teşvik etti? Hikayenizde insani yönlere odaklanın.
Hikayenizin Ana Fikrini Siz Çıkarmayın
İyi hikayelerin sırrı, ana fikre okuyucunun ulaşmasını sağlamasıdır. Okuyucunuza anlattığınız hikayeden nasıl bir ana fikir çıkarması gerektiğini söylerseniz, kendilerinin çıkarım yapmasına imkan tanımamış olursunuz.
Mutlaka Görsel Kullanın
Görseller marka hikayenizin doğuş aşamasıyla ilgili olabileceği gibi düzenlediğiniz bir toplantı / konferans, ürün lansmanına ilişkin veya takım arkadaşlarınızın ofisteki fotoğrafları da olabilir.
Ben, Biz, Şimdi
Harvard Üniversitesi’nde marka öyküsü dersleri veren Marshall Ganz, başkalarının sizin amacınızdan veya girişiminizin misyonundan ilham alması için o amacı / misyonu önce kendi motivasyonlarınız, ardından da ikna etmeyi hedeflediğiniz kişilerin hikayeleri ile bağlantılandırmanız gerektiğini öne sürüyor. Ganz, bunun genel çerçevesini de “Ben, Biz, Şimdi” olarak çiziyor.
Ben: Hikayede “ben”in anlatıldığı kısım kişilerin gerek sözlü gerek yazılı olarak en zorlandıkları kısımdır. Ancak kendi hikayenizi anlatmanız karşınızdaki kişilerin sizi hedefinize yönlendiren değerleri anlamalarını sağlar. Bu hikaye inişleri, çıkışları hatta utandırıcı yanları ile ne kadar dürüst anlatılırsa o kadar etkilidir. Buna en iyi örneklerden biri olarak Steve Jobs’ın 2005 yılında Stanford mezuniyet töreninde yaptığı konuşma gösterilmektedir.
Biz: Ben’den biz’e geçilen kısımda ise sizi hedefinize yönlendiren değerleri daha büyük bir toplulukla; mesela müşterilerinizle veya çalışanlarınızla bağlantılandırmanız mümkün hâle gelir. Biz’den bahsettiğinizde, kendi kişisel öykünüzü başkalarının beklentileri, dilekleri, değerleri ile bütünleştirme şansınız doğar.
Şimdi: “Şimdi” aşaması ise aynı değerleri, beklentileri paylaşan kişilere “call to action” yani eyleme geçme çağrısının yapıldığı aşamadır. Bu çağrı videolar veya kullanılan diğer araçlar ile basit, direkt ve etkili şekilde yapılır.
“Call to Action”, finansal destek istemeye, kişileri ürün / hizmet satın almaya yönlendirme şeklinde olabilir.
Kişisel Hikayenizi Anlatmak İçin 5 Adım
Kişisel hikayenizi anlatmaya nasıl ve nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız şu sıralamadan yararlanabilirsiniz:
-Nasıl başladınız?
-Nasıl bir geçmişe sahipsiniz?
-Tutku ile yaptığınız işler neler?
-Neden bu işi yapıyorsunuz?
-Oraya nasıl geldiniz? (Eğer şu an yaptığınız işten çok farklı bir geçmişiniz varsa onu da anlatabilirsiniz. Örneğin, PayPal bir podcasting şirketi olarak, Nintendo ise oyun kartları satarak işe başladı.)
Bir ekiple birlikte çalışıyorsanız onların fotoğraflarını da koyun. Hatta onların kendi hikayelerini kısaca anlatmalarını da sağlayın. Konuşmalarını kaydedin. Böylelikle markanıza bir logodan daha fazlasını katmış olursunuz.
Öte yandan, eğer küçük bir şirketseniz veya tek başınıza çalışıyorsanız büyük bir şirket hissi vermek için belirsiz ve genel bir anlatım tarzının arkasına saklanmayın. Hikayenizi ilginç kıldığınız sürece insanlar sizinle iş yapmak isteyecektir.
Şimdi öykünüzü en güzel haliyle yeniden kaleme alma zamanı… İsterseniz kendiniz yazın, isterseniz bize anlatın; biz İçerik Bulutu olarak sizler için yazalım.
