Röportaj: Sevil Mert ile Freelance Çalışmak Üzerine
Freelance çalışmanın hayaliyle yaşayan herkes için ilham olacak bir röportaj gerçekleştirdik. Çok Gezen Çok Okuyan blogunun yazarı Sevil Mert‘in freelance çalışma hikayesine kulak verin!
Keyifli okumalar!
Röportaj boyunca bol bol hikayelerinizi dinleyeceğiz ama öncesinde bize kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Merhaba, kendimden kısaca bahsedecek olursam; ben Türkiye’de haritadaki yeri en az bilinen şehirlerinden biri olan Burdur’un Karamanlı adlı ilçesinde dünyaya geldim. İlkokulu Karamanlı’da, liseyi Burdur’da okuduktan sonra üniversite için İstanbul’a geldim ve burada kaldım. İstanbul Üniversitesi’nde İngilizce İşletme Bölümünü bitirdikten sonra Bahçeşehir Üniversitesi’nde Pazarlama İletişimi Yüksek Lisans Programı’nı tamamladım.
Üniversite yıllarımda çalışmaya başladım. Önce farklı bankalarda çağrı merkezinde müşteri temsilcisi olarak, sonra internet bankacılığı, alternatif dağıtım kanalları derken 2007 yılında internet sektörüyle tanıştım. Ondan sonra da farklı dijital markalarda pazarlama ve iş geliştirme pozisyonlarında görev aldım. Farklı eğitim kurumlarında ve Yeditepe Üniversitesi Yüksek Lisans Programı’nda pazarlama ve CRM dersleri verdim. En son Hürriyet Emlak’ın Pazarlama Direktörü iken kurumsal hayatıma bir nokta koydum. 1 aydır hayatıma seyahat yazarı, seyahat bloggerı olarak devam ediyorum.
2008 yılından beri yani 10 yıldır Çok Okuyan Çok Gezen adlı seyahat blogumu yazıyorum. İşten ayrılana kadar her fırsatta seyahat ettim. Yaklaşık 60 ülkede bulundum ve bu seyahatlerimi blogumda paylaştım. Blogum dışında dergi ve gazetelerde de seyahat yazılarım yer aldı.
Seyahatlerim ve işim dışında farklı hobiler denemeyi, kitap okumayı, doğa yürüyüşlerini çok severim. Seyahatlerimden artan kalan zamanlarımda da hobilerime vakit ayırmaya çalışıyorum.
İşletme lisansı ve pazarlama eğitimlerinden sonra kurumsal dünyaya adım atmışsınız. O dönemi nasıl anlatırsınız?
Aslında ben okurken çalışmaya başladım. İşletme okumanın çok zor olmadığını fark edince iş hayatında deneyim kazanmamın daha faydalı olacağına karar vererek çalışmaya başladım. Üniversite dönemimde çağrı merkezlerinde vardiyalı olarak çalıştım. Yüksek Lisans yaptığım dönemde ise artık pazarlama müdürü olarak çalışıyor, bir yandan da derslere yetişmeye çalışıyordum. Benim hayatım hep yüksek tempoda hep aynı anda birden fazla şeye/yere yetişmeye çalışarak geçti 🙂
19 senelik bir kurumsal tecrübenin sonrasında sizi tamamen freelance çalışmaya teşvik eden ne oldu? “Artık freelance çalışmak istiyorum.” dediğiniz anı hatırlıyor musunuz?
Çok yoğun çalışma saatleri, seyahatlerim için kullandığım izinlerin sürekli göze batması karar verme sürecimi de hızlandırdı elbette.
Hayalim hep bir gün kurumsal hayatı bırakıp dilediğim gibi seyahat edebilmekti ama ne zaman sorusunun cevabını bilmiyordum!
Hazır olunca?
Hazır olacak mıydım?
Sürekli kendi kendime öne sürdüğüm mazeretlerle hayallerimi erteliyordum, ama bir yandan hayat beni beklemiyor akmaya devam ediyordu. 1 Nisan 2018 günü Facebook bana 5 yıl önce 1 Nisan şakası olarak işten ayrıldığımı ve Ege’ye yerleştiğimi söyleyen bir mesajımı hatırlattı! 5 yıldır dilimdeydi ama bir türlü harekete geçemiyordum! O an bir şimşek çaktı ve “doğru zaman” diye bir zamanın hiçbir zaman olmayacağını, doğru zamanın şimdi olduğunu anladım. Doğru zaman şimdiydi ve ben istifa edecektim!
Benim gibi yıllarını kurumsal hayata vermiş pek çok arkadaşımdan “ne kadar cesursun” “keşke biz de bu cesareti gösterebilsek” yorumları aldım. Halbuki ben kendimi cesur görmüyorum. Güvenli sulardan ayrılırken, başıma neler geleceğini bilmezken çok korkuyorum. Diğer yandan da bunca zaman sürekli kendime mazeretler üretip bu süreci ertelediğim için de geç kalmış bir hareket olduğunu düşündüğüm için içinde cesaret göremiyorum. Dışarıdan öyle görünmese de içerideki durum buydu.
Zaman ve mekandan bağımsız olarak çalışabilmek için uzun bir süreçten geçtiğinizi tahmin ediyoruz. Bu süreçte sizi en çok ne zorladı?
Benim işten ayrılmayı düşünme sürecim uzun bir zamana yayıldığı için zihnen bir yerden bağımsız çalışmaya çok hazırdım. Kendimde en sevdiğim yönüm bukalemun gibi bulunduğum yer ve durumlara çok hızlı adapte olabilmem. İşten ayrıldıktan sonraki ilk Pazartesi günü sabah erkenden kalkıp bilgisayarımın başına oturmuştum bile. İstifa edişimle serbest çalışmaya başlamam arasında bir geçiş süreci yaşamadım diyebilirim ama zihnen zaten kendimi çok hazırlamıştım. Dolayısıyla adaptasyon sürecim de çok kısa oldu 🙂
Bir de zaman ve mekandan bağımsız çalışmanın verdiği esnekliği çok seviyorum. Gündüz İstanbul’un sakin olduğu saatlerde dışarıdaki işlerimi halledip herkes sokaktayken evde çalışmak bana çok daha verimli geliyor.
Tabii ki çalışma sistematiğimi henüz %100 oturtabilmiş değilim 🙂 Toplantılar hala çok zamanımı alıyor, onların zaman yönetimi için farklı çözümler deniyorum. En sevdiğim kısım ise istediğim konuyla istediğim zaman uğraşabilme özgürlüğüm.
Sadece freelance çalışarak hayatını kazanmak isteyenlere neler söylemek istersiniz?
Tabii ki öncelikle ne yapacaklarına net olarak karar vermiş olmaları lazım. Freelance çalışarak hayatını sürdüren binlerce insan var ve sanıldığı gibi bir ütopyada yaşamıyorlar. Neler yapılabileceğine dair ön araştırma ve kendisini bu anlamda geliştirme sanırım işin en önemli kısmı.
Bir diğer önemli kısım ise iç disiplin ile çalışabilmek. Benim için çok kolay olsa da çevremde evden çalışmak üzere işinden ayrılıp “evde çalışamıyorum, sürekli bir işim çıkıyor” diyen arkadaşlarım var. Ofiste çalışırken de aynı zamanda bir sürü işi hallediyorduk, bu bir mazeret olmamalı. Zaman yönetimini iyi yapmak çok kritik.
Son konu ise, yerden bağımsız çalıştığınızda ofis arkadaşlarınız yok. Sıkıldığında bir mola vermek için lak lak edebileceğiniz kimse yok 🙂 Siz ve kendiniz 🙂 Eğer buna ihtiyaç duyan biriyseniz -ki bende hiç sorun olmadı- bu konuda bir çözüm geliştirmeniz gerekecektir. Ofis sosyalliği olmayınca başka sosyal ortamlar yaratmanız gerekecek.
Son olarak freelance çalışanların kullanabileceği, işlerininizi yönetmek için kullandığınız en iyi 5 aracı söyler misiniz?
Bu konuda tavsiye vermek için sanırım çok erken 🙂 Benim en çok faydalandığım uygulamaların bulut bazlı uygulamalar olduğunu söylemem gerek. Yaptığım iş nedeniyle fotoğraflarıma, yazılarıma her an her yerden ulaşabilmem çok kritik, bu nedenle dropbox ve google drive sürekli bilgisayarımda açık.
Bonus: Gezi severlere seyahat önerileriniz varsa çok kısa birkaç öneride bulunabilir misiniz?
Seyahat etmek isteyenler için çok basit birkaç önerim tabii ki var;
- Seyahat etmek ulaşılmaz, pahalı bir aktivite değil. Önce kendi şehrinizi, kendi ülkenizi gezerek başlayın. Sonra yakın ve ucuz ülkelerle devam edebilirsiniz. Yani vakit kaybetmeden yola çıkın 🙂
- Her konuda olduğu gibi seyahati hayatınızın merkezine alıyorsanız önceliklerinizi de buna uygun düzenlemeniz gerekir. Dışarıda yemek, aynı gömleğin diğer rengini satın almak yerine seyahatleriniz için para biriktirin, biriken paralara siz bile inanamayacaksınız 🙂
- Hava yolu şirketlerinin kampanyalarını takip etmek de bu işin bir diğer sırrı. Zamandan bağımsız çalışmanın bir faydası da herkesin yoğun uçtuğu dönemlerde uçak bileti almama gerek olmaması 🙂
Gezerken içerik üretmeye gelince; gezi yazısı yazmak için hem görsel malzeme hem de kültürel malzemeye ihtiyacınız oluyor. Bu nedenle gezerken buradan nasıl bir içerik üreteceğinizi de düşünerek gezmeniz gerek. Sosyal medya içeriğinde kullanacağınız fotoğraf ile blogda kullanacağınız fotoğraf veya bir dergiye vereceğiniz fotoğraf arasında farklar var. Bunların hepsini düşünerek gezmek ve malzeme üretmek gerekiyor.