Reklam Yazarı Olmanın Dayanılmaz Hafifliği
Dikkatinizi çekmiştir “metin yazarlığı” ya da “içerik yazarlığı” bile demiyorum. Henüz o kısma bile gelemedik. Reklama, pazarlamaya yönelik bir metin oluşturan kişi iseniz, biraz fazla konuşsanız ya da çevrenizde entelektüel bir grup varsa, etrafınızdakilerin bazıları yaptığınız işi hemen küçümsemeye başlıyor. Reklam yazarlığının, roman, hikaye ya da herhangi bir kitap yazarlığı kadar birikim getirmediği, zaten bu mesleği icra edenlerin de pek öyle pek de birikimli insanlar olmadığı yönünde yorumlarını ard arda sıralıyorlar.
Efendim öncelikle söyleyelim ki zaten bu iş ile ilgili bir şeyler karalamanın o bahsettiğiniz kitapları yazan yazarların yaptıkları ile doğudan ilgisi yok. Bizlerin pazarlama, reklam, iletişim gibi başka birtakım konular hakkında da bilgimiz olması gerekiyor. Ayrıca önüne gelenin kitap yazıp basabildiği şu ortamda artık meslek genellemeleri hakkında çoğu yorum boşa çıkarılabilir. “Senin etrafındakiler öyle düşünüyordur, biz yapmıyoruz ya da bana hiç yapan olmadı.” demeyin. Birazdan bahsedeceğim soruyu da gördükten sonra reklam yazarları ile ilgili yaygın bir anlayışın olduğuna ikna oldum.
Bakın, 2008 KPSS Türkçe paragraf sorularından birinde, reklam yazarlığı dolaylı olarak nasıl tanımlanmış?
“Yazarlık konusunda gençlere şunu söylüyorum: Ben sizlere ancak bu işin tekniğini öğretebilirim. Siz de nitelikli kitaplar okuyarak bu tekniği pekiştirebilirsiniz, bu olanaklıdır. Öte yandan dünyanın dersini de alsanız, yeteneksizseniz bunun bir yararı olmaz. Ayrıca, çok iyi bir kaleminiz olabilir ama eğer hayata bir itirazınız yoksa onu olduğu gibi benimsiyorsanız kesinlikle iyi bir yazar olamazsınız. Çok iyi bir reklam yazarı olursunuz, zengin de olursunuz, o kadar.
Sanatçı bu sözleriyle, yazar olabilmek için asıl neyin gerekli olduğunu belirtmek istemiştir?
A) Okuma yoluyla kendini geliştirmenin
B) Ustaların önerilerini dikkate almanın
C) Yaşama, karşı bir tutum içinde olmanın
D) Yaratma yeteneğine sahip olmanın
E) Durmaksızın yazma çalışması yapmanın”
Sorudaki, hayata karşı duruşu olup olmama konusu ayrıca başka bir ortamda tartışılabilir. Zenginlik konusu ile ilgili söylenen şeye yorum yapmak bile istemiyorum.
Şunu da belirtmekte fayda var. Ne işle meşgul olduğu sorulduğunda, aklı başında bir reklam yazarının soruya karşılık olarak sadece “yazarım” diyeceğini sanmıyorum. Öyleyse onu eleştirmenin de bir anlamı kalmıyor. Zaten baştan “reklam yazarıyım” demiş. Öyleyse üstüne gitmeyin. “Eee, neler yazıyorsun sen şimdi, anlat bakalım.” diyen akrabalar ve reklam işinden uzak arkadaşlar arasında epey sıkıntılı vakit geçiren bu insanları eleştirmeyin, sevin. Şiir yazmadığımıza göre, sevildiğimizi bildiğimiz, mutlu olduğumuz ortamlarda, daha iyi işler çıkarabiliriz.
1 yorum var
Okudum 🙂