freelancer

Vazgeçilmez Bir Freelancer Olmanın 8 Altın Kuralı

Öncelikle bu yazıyı yazarken tamamen kendi deneyimlerimden yola çıktığımı belirtmek isterim. Eminim ki pek çok freelancer’ın kendine ait farklı yöntemleri ve öne çıkan özellikleri vardır. Ancak freelance olmak, kişinin iş planını nasıl bir şekilde yöneteceğini tamamen kendisinin belirlediği bir çalışma biçimi olduğu için bu konuda bildiklerimi aktaracağım.

Freelance çalışmak son 4-5 yıldır sıklıkla duyduğumuz, bazen “Birkaç tane freelance projem olsa vallahi işi bırakacağım.” bazen de “Freelance çalışmak çok zor, hiç bana uygun değil ya.” gibi cümlelerle tamamlanan bir çalışma biçimi. Bu konuda hislerin böylesine farklı olması çok normal. Çünkü daha önce herhangi bir freelance işiniz olmadıysa ve zamanınızı dahi nasıl yöneteceğinizi bilmiyorsanız sakınmanız oldukça doğal. Ancak daha önce freelance çalışmış, tadı damağınızda kalmışsa eğer artık o yoldan devam etmek isteyebilirsiniz. İşte bu yazımda sizlerle vazgeçilmez bir freelancer olmanın 8 altın kuralını anlatacağım. Evet, denedim. Evet, bende %100 çalıştı.

# Kural 1 – Onlar size yazmadan siz onlara yazın

Freelance çalışmanın en temel kuralı, çalıştığınız kişilerle iletişimi koparmamak. Çünkü freelance çalışırken gözden uzaksınız. Marka tarafında her an vazgeçilebilir noktada olabilirsiniz. “Ne iş yaptığı belli değil, kaçla kaç arasında çalışıyor, işi ne zaman yapıyor?” gibi soruların akıllarda oluşmasına izin vermeden, onlar size yazmadan ya da iletişime geçmeden siz onlarla bağınızı sağlam tutmalısınız.

Gün içinde mutlaka kendinizi hatırlatmalı, sizde bekleyen işler varsa karşı tarafa bunlara dair bilgi vermeli ve onların tarafında beklediğiniz işler varsa hatırlatmalısınız. Çalıştığınız kişileri fazla sıkmadan, işi daima takip ettiğiniz hissini yaratmalısınız.

# Kural 2 – Status göndermek her şeyi çözer

Her hafta ya da iki haftada bir, yaptığınız işin ne durumda olduğunu iletecek ‘status’ dosyaları gönderin. Bu durum açıklamaları, işin nasıl gittiğinin yanı sıra küçük bilgilendirmeleri de içersin. Bu sayede işin teslim tarihini, hangi noktada olduğunu, neler eklenmesi gerektiğini, işin kimde tıkandığını da kolayca gösterebilirsiniz.

Aktif işleri her zaman dosyanın en üstünde tutup, bitenler için ayrı bir dosya açabileceğiniz gibi onları da aynı dosya içinde gösterebilirsiniz. Bu noktada en faydalı uygulama bence Excel. Direkt olarak güncellemelerle birlikte durum açıklamalarınızı tek dosya halinde gönderebileceğiniz gibi, her hafta geçmiş dosyaların bir kopyasını oluşturup yenisi ile birlikte iletebilirsiniz.

# Kural 3 – Erişilebilir olun

Freelance çalışmanın ve işi uzun bir süre yapabilmenin en temel noktalarından bir tanesi de bu. Markalar genellikle sizi 7/24 bilgisayar başında çalışır olarak düşünür. Tabii ki anlaşmanızı saat bazlı yapmadıysanız… Bu yüzden gün içinde size ulaşmak istediklerinde cevap alamazlarsa güvenleri kırılabilir. Müsait olmadığınız durumlarda dahi önden markaya bilgi vermek, işin başına tekrar ne zaman döneceğinizi anlatmak en güzel yöntemlerdendir. Çünkü markanın artık size dair bilgisi vardır ve doğal olarak belirttiğiniz saatler içinde sizinle iletişime geçmekten imtina eder.

Ancak acil bir durumda telefonunuz çaldığında “Bu ne şimdi, neden bu saatte arıyor?” diye düşünmeyin. Telefonu açın, o anda müsait olup olmadığınızı belirtin, sorunu dinleyin ve en kısa sürede ne zaman aksiyon alabileceğinizi iletin. İşte, bu kadar basit.

# Kural 4 – Raporlamalara değer verin

Yaptığınız işin en büyük göstergesi hazırlayacağınız raporlar olacak. Tabii ki bir tasarımcı ya da yazılımcıysanız rapor çıkarmanız beklenmez ancak sosyal medya yönetimi ya da içerik yönetimi yapıyorsanız yaptıklarınızın etkisini göstermek, sizin işi doğruyaptığınızı ve değerli bir çalışan olduğunuzu gösterir.

Raporlarda herhangi bir hata yapmamak ise en önemli kriter. Çünkü uzaktayken sayılarla oynamak (gerçekten yanlış yapmış olsanız dahi istemeden) kötü bir izlenime neden olacaktır. Bu yüzden raporları iki kez kontrol etmeniz çok önemli.

Bu konuya ekleyeceğim bir diğer nokta ise raporda düşüş trendi gösterseniz dahi bunu açık yüreklilikle iletmeniz, nedenleri ve sonuçları konusunda markayı bilgilendirmeniz ve daha iyi hale getirmek için bir aksiyon planı sunmanız. Aksi halde düşüş trendinin müsebbibi olarak sizi görüp çalışmayı sonlandırabilirler.

# Kural 5 – Bildiklerinizi mutlaka paylaşın

Bu bazen üzerinize biraz daha yük almak demek olabilir, ancak yine de bildiklerinizi ve gelişmeleri paylaşmanız marka tarafında değerli görülür. Diyelim kiInstagram hikayeler ile ilgili yeni bir gelişme oldu. Bunu hemen markaya iletip bir fikirle gidebilirsiniz. Bu sayede markanın gönlünü hoş ederken, kendi alanınızda ne kadar iyi bir reflekse sahip olduğunuzu da bir kez daha göstermiş olursunuz.

Dediğim gibi bu sizin için bir yüke dönüşecekse de iş anlaşmanızın içine nasıl yedirebileceğinize ya da ekstra olarak nasıl bütçelendirebileceğinize bakmak çok iyi olur. Freelance çalışmak hızlıca sömürüye dönüşebilir. Bunu engellemek için sınırlarınızı da iyi çizmeniz çok iyi olur.

# Kural 6 – Yeni projelerle gidin

Yaptığınız işten sıkılmamak ve katma değer hissini daha iyi bir şekilde yaşayabilmek için dört ya da beş ayda bir proje üreterek markaya sunun. Bunun kullanılması sizi mutlu ederken aynı zamanda maddi olarak ekstra gelire de dönüşebilir. Kabul edilmemesi halinde de -ki genellikle markanın bütçesi bu projeyi yapmaya yetmiyordur- marka için proaktif bir şekilde çalıştığınızı bir kez daha göstermiş olursunuz.

Bu sayede sizin yaratıcı yönünüzü de görmüş olurlar. Aynı zamanda inisiyatif alabildiğinizi bilerek belki ileriki süreçte size tam zamanlı iş teklifinde dahi bulunabilirler.

# Kural 7 – Teşekkür etmeyi unutmayın

Sanıyorum bu genel olarak iş hayatında en çok unuttuğumuz şey. Teşekkür etmiyoruz. Ancak güzel bir projeden sonra, yapılan işten sonra hatta maile hızlı bir dönüşten sonra bile teşekkür edin. Bu nazik davranış size karşı yapılanları minnetle karşıladığınızı gösterir. Tüm bu süreçten sonra iş sonlandığında ve marka ile çalışmayı bıraktığınızda -işi yapamayıp kötü bir tecrübe ile bitmesi dışında- markaya teşekkür edin ve onlarla çalışmanın bir keyif olduğunu iletin.

Belki de gerçekten böyle olmamış olabilir, çok canınızın sıkıldığı anlar da yaşamış olabilirsiniz. Fakat bunlar genel olarak iyi bir iş çıkardıysanız geride kalmalı ve teşekkür etme nezaketinde bulunabilmelisiniz. İşin sonunda teşekkür edip “Umarım ileride de birlikte çalışma fırsatı bulabiliriz.” dediğiniz anda bir sonraki proje için akla gelecek olan ilk kişi siz olacaksınız.

# Kural 8 – Kendi değerinizi ve yoğunluğunuzu çok net belirleyin

Freelance çalışırken sizi değerli kılan şeylerden bir tanesi de farklı markaların sizinle çalışmak istemesidir. Bu yüzden yeni gelen bir markaya hayır diyebilmek ve o markayı referans olabileceğiniz başkalarına yönlendirebilmek de sizin itibarınızı artırır. Bunların yanı sıra eğer bir iş size çok ağır gelecek ve kendinize ayıracak vakit dahi bırakmayacaksa bu yoğunluğu karşılayabilmek adına ekstra neler yapmak zorunda kalacağınızı, buna ait özel bir bütçe olması gerektiğini anlatın.

Net olun dediğim için sürecitatsız tutsuz maillerle yönetmeyin tabii ki. Ilımlı ve olumlu olun ancak markaya bu gereklilikleri mutlaka bildirin. Kendi değerinizin farkına varın fakat “Ben mükemmel değerliyim.” diyerek antipati toplamamaya da dikkat edin.

Bende her zaman işe yarayan yöntemleri sizlerle paylaştım. Diğer yazılarımda olduğu gibi yine aynı sonla bitirmek istiyorum.

Toparlarsak;

– İletişimi asla kaybetmeyin
– Her zaman geri bildirimlerde bulunun, işi takip edin
– Raporlamalar konusunda ekstra hassas olun
– Kendinizi göstermekten çekinmeyin
– Teşekkür etmeyi unutmayın

Ancak ne olursa olsun yaptığınız işi sevin. Freelance çalışmanın tadını çıkarın.

Kolay gelsin,

Öznur Doğan’ın sunumuyla Dijital İçerik Üreticiliği 101 eğitimini satın almak için hemen tıklayın. 
Vazgeçilmez Bir Freelancer Olmanın 8 Altın Kuralı

Öznur Doğan

Dijital iletişim ve içerik pazarlama stratejisti, içerik üreticisi. banabirak.com'un annesi

İlk Yorumu Başlat